Su Kaynaklarının Tükenmeye Yakın Olduğu Bir Senaryoda Hayatta Kalmak: 25 Litre Belgeseli

Benzer İçerikler

Her gün sadece 25 litre su ile yaşamak zorunda kaldığınızı düşünün. Düşünemediniz değil mi? Bulunduğumuz nokta itibariyla belki bize abartı gelen bir senaryo, ama maalesef ki uzak değil…

National Geographic & Finish işbirliği ile hazırlanan belgesel, ’su kaynaklarının tükenmeye yakın olduğu bir senaryoda hayatta kalmak nasıl olurdu?’ sorusuna cevap niteliğinde. Gökhan Özoğuz rehberliğinde günümüzdeki susuzluk problemine dikkat çeken belgesel, bu problemi İstanbul özelinde ele alıyor. İstanbul öncü örnek, varsın gerisini siz düşünün. 

“İzin kalmaz üstünde, sıksan durmaz avucunda, hem içindedir, hem dışında bilin bakalım ne var aklımda?” sorusuyla başlıyor belgeselimiz.

İki boyutlu yapıyla işleyen belgesel, bir yandan İstanbul’daki güncel su durumuna ışık tutarken bir yandan  2040 yılında bir kurgu tasavvurluyor. Yıl 2040. Bize öyle çok uzak değil, sadece 18 yıl sonrası… Kurgunun baş karakteri Doktor Elif, teknolojinin her noktaya nüfuz ettiği evinde uykudan uyandığında musluktan suyun akmadığını görüp televizyonu açıyor. Hükümet tarafından belirlenen sıfır günü uygulamasına erken geçildiğini, kişi başına düşen su miktarının 25 litre olduğunu ve yarından itibaren dağıtıma başlanacağını büyük bir endişeyle öğreniyor. Hayal edin lütfen. Hayatımızın her noktasına ulaşan teknoloji, bizim belki de en gerekli ihtiyacımız olan su konusunda hiçbir şey yapamıyor. Suyun olmadığı bir yerde, her şeyin akıllı olması ne anlam ifade eder ki? 

Peki İstanbul, bu sıfır günü senaryosunda neler yaşıyor? Doktor Elif, işe gittiğinde hastane yönetiminin yeni kararlarıyla karşılaşıyor: Su kullanımı konusunda kısıtlamaya gidilecek, hastalar önem sırasına göre ve ayakta tedavi edilecek ve  ilaç stokları dozunda kullanılacak.

Kişi başına düşen 25 litre sular kimliklerle alınmaya başlıyor. Sıfır gün uygulamasının 21. gününe baktığımızda artık yüzlerin gülmediğini, hastanedeki durumun içler acısı olduğunu, böbrek yetersizliği, dizanteri gibi hastalıkların iyice arttığını ve bu durumdan en çok perişan olanların ise çocuklar olduğunu görüyoruz. Karakterimiz ise saçlarından bile vazgeçmiş. Her gün binbir özen yıkayıp taradığımız saçlarımız, suyun yokluğunda bizlerle kalacak mı sanıyorsunuz? Tam bu noktada durup düşünün, lütfen. Bir sifon için 15 lt su harcandığını düşündüğünüzde kalan 10 lt su ile ne yapacaksınız? Duş, diş fırçalama, bulaşık, çamaşır, yemek?

Sıfır gününün 152. Gününde karakterimiz 25 litre suyunu almış giderken saldırıya uğruyor ve suyunu çaldırıyor. Komşusundan ödünç su almak adına çaldığı kapılar yüzüne kapanıyor. Hatta suyun karaborsaya düştüğünü bile görüyoruz. Bütün bunlar bize bilim kurgu filminden bir sahne gibi gelse de aslında hiç de öyle değil. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide her gün yürümek gibi bir şey belki de…

Yazının ilk başında belgeselin iki boyutlu işlediğinden bahsetmiştik. Diğer boyutunda ise Gökhan Özoğuz, su yönetimi, suyun kullanımı ve geleceği üzerinde ilgili kişilerle konuşarak bir araştırma yürütüyor. “25 litre ile bir gün nasıl geçer?” sorusuna yanıt aramak adına kendisi de uygulamaya geçiyor. Diş fırçalamak ortalama 6 litre, el yüz yıkamak 4 litre, sifonu bir kez çekmek 15 litre. Günün ortasına dahi gelmeden 25 litre su tükenip gidiyor zaten….

Su tüketimini ikiye ayırıyoruz: Birincisi, doğrudan tükettiklerimiz. Yani suya temas ederek onu kullandığımız durumlar. Örneğin; duş almak, bahçeyi sulamak, bulaşık yıkamak,  araba yıkamak vs. İkincisi ise sanal su. Sanal su ise dolaylı yoldan tükettiğimiz sular.  Yani, bir ürünün yetiştirme, üretme, paketleme ve hatta nakliye aşamalarında kullanılan su miktarı.  Örneğin, bir bardak kahve tükettiğimizde 140 tl su harcamış oluyoruz, bir de karton bardakta içip ekstra süt eklediğimizde toplam 208 litreyi buluyor… Bir bardak portakal suyu 170 litre, 1 bardak süt 180 litre, pamuklu bir tişört 2700 litre, bir hamburger 2400 litre suya denk geliyor. Kulağa değişen rakamlardan başka bir şey gelmiyor belki, peki tek damla suya muhtaç kaldığımız bir senaryoda? 

Şu an hala daha suya ulaşabiliyorken, hala daha koruyabiliyorken suyun önemini kavramamız, suyumuzu tasarruflu kullanmamız gelecekteki kendimize yapacağımız en büyük iyilik. Aksi takdirde suya ulaşabildiğimiz bu günleri “Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.” şeklinde hatırlayabiliriz…

Peki sizler suyunuzu korumak için ne gibi önlemler alıyorsunuz? 25 litre su ile yaşadığımız bir senaryoda hayatta kalabilir miydiniz?

Su ayak izinizi hesaplamak için:

[1]25 Litre[2]Öne Çıkarılan Görsel.

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 25 Litre
2 Öne Çıkarılan Görsel

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler