Hipnozla Doğum – HypnoBirthing

Benzer İçerikler

Sağlıklı bir doğum için elverişli olan ortamı aslında vücudumuzun doğal fizyolojisi hazırlar. Ancak artan stres ve kaygılar hem gebelik hem de doğum sürecini olumsuz etkiler. Eğer bir endikasyon yoksa fizyolojik olan vajinal doğumu tercih etmektir ancak son yıllarda anne olma yaşının ekonomik ve sosyal nedenlerle artması, vajinal doğumdan kaçınma ve dolayısıyla sezaryen isteğinde artış olarak karşımıza çıkmıştır. Sezaryen tercihlerindeki en büyük etkenlerden olan ağrı ve korku aslında bir paradoks şeklinde birbirine dönüşür. Gebe korktuğu için bedeni, dolayısıyla rahmi kasılır ve ağrıları artar, ağrıları arttığı için ise korkuları çoğalır. Bu durum doğum anında olursa annede kan basıncı değişiklikleri nedeniyle bebeğe daha az oksijen gider, süreç zorlaşır ve doğum süresi uzar. Doğumu kolaylaştırmak, ağrı ve stresi yönetebilmek için ilaçlı ve ilaçsız birçok farklı ağrı kontrol yöntemi vardır. İlaçsız yöntemlerden biri olan hipnozla doğum; hem gebelik sürecinde hem de doğumda derin bir gevşemeye, anksiyetenin azaltılmasına, sağlıklı ve bilinçli bir doğum gerçekleşmesine yardımcı olur.

Hipnoz; şimdiye kadar birçok film ve kitaba konu olmuş belki de çoğumuza fantastik gelen ilgi çekici bir kavramdır. Günümüzde popülerliği artmış olsa da aslında hipnoz ve hipnoterapinin kökeni 18. yüzyıla kadar uzanır. Franz Anton Mesmer, hastalıkların insan vücudunda dengesiz dağılan manyetik akımlar sonucunda ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Markiz de Puysegur elleriyle manyetizma uyguladığı bir hastanın uyku haline geçtiği ancak komutlara uyduğunu keşfetmesi üzerine yapay uyurgezerlik tanımını yapmıştır. James Braid ise yapay uyurgezerliğin göz sinirlerinin yorulmasıyla olan ilişkisini keşfedip bu olaya ilk kez yunanca uyku anlamına gelen hipnoz adını veren kişidir. Hipnozun bir uyku ya da doğaüstü bir güç olmadığı hatta gevşeme ve telkin sonucu ortaya çıkan bir farkındalık hali olduğu ortaya çıksa da yaygın kullanımda olan bu isim günümüze kadar gelmiştir. Bazı dönemler güvenilirlik ya da işe yararlık konusunda anlaşmazlıklar yaşansa da 1950’li yıllarda İngiliz ve Amerikan cemiyetleri tarafından hipnozun tedavi amaçlı aktif kullanımına izin verilmiştir.

Günümüzde hipnoz altındaki kişinin EEG dalgalarının uyanık bir kişide; mesela bu yazıyı okuyan sende olduğu gibi olduğunu biliyoruz. Yani aslında hipnoz olurken kendimizi başkasına teslim etmiyor aksine farkında, bilinçli ve istekli olarak yapılan telkinleri kabul ediyoruz. Hatta otohipnoz dediğimiz kendi kendine yapılan telkinin tüm hipnoz çeşitlerinin aslı olduğu görüşleri mevcuttur. Hipnozu yapan kişinin görevi  karşıdaki kişinin beynini ele geçirmek değil  kişide zaten var olan otohipnoz yeteneğini ortaya çıkarıp kendi kendine telkin vermesini kolaylaştırmaktır. Hipnozda amaç kişide duygu, düşünce ve algı değişikliği oluşturmaktır. Algı ve dikkati çevreden soyutlayıp içe yönlendirme durumudur.

Doğumda hipnoz kullanımı ise ilk olarak 1989 yılında hem doğum yöntemi hem de doğuma hazırlık felsefesi olarak tanımlanmıştır. Hipnozla doğumun 4 temel tekniği; nefes, gevşeme, görselleştirme, derinleştirmedir. Düzgün ve ritmik nefesler bebeğin iyi oksijenlenmesi aynı zamanda da annenin gevşemesi demektir.  Bu gevşemeyle birlikte annenin yalnızca kendi bedeninde derinleşmesi ve yoğunlaşması hedeflenerek dikkatini çevreden kesip doğuma odaklanması sağlanır. Neokorteks uyarılarak gebenin doğum sancılarına duyarsız ya da daha az duyarlı hale gelmesi amaçlanır. Doğum öncesi süreçte ise verilen telkinlerle doğumun normal ve sağlıklı olduğunun altı çizilir böylece kaygılar en aza indirilerek derin bir rahatlama sağlanır. Kadın, bedeninin ve ona verilen doğurma yeteneğinin farkında olarak sakin ve stressiz şekilde doğumu gerçekleştirir. Telkinde seçilen kelimeler hipnoz ve otohipnozda çok değerlidir. Dilimizden dökülen her sözcüğün evrende bir karşılığı vardır. Örneğin telkinler sırasında sancı yerine kasılma sözcüğünün tercih edilmesi bu nedenledir. Tekrarlanan kelimeler düşüncelerin, düşünceler duyguların, duygular davranışların değişmesine neden olur.

Günlük pratiğe baktığımızda hipnozla doğum iyi bir eğitim gerektirmesi, alanında uzman bir hipnoterapiste ihtiyaç duyulması açısından sık kullanılan bir yöntem olmasa da yapılan çalışmalarda otohipnoz hakkında bilgilenen ve uygulayabilen anne adaylarının epidural analjezi dahil daha az ilaca ihtiyaç duydukları, otohipnoz uygulamayan kadınlara göre doğum sürecinden ve ağrı kontrolünden daha fazla memnun oldukları ortaya çıkmıştır. Doğum sonrası toparlanma dönemi için de daha az anestezi daha hızlı iyileşme anlamına gelmektedir.[1]Kızılkaya Beji, N. , Kaya, G. & Yıldız, A. (2022). Doğum Ağrısını Azaltmada Kullanılan Bir Gevşeme Tekniği: Hipnozla Doğum. Tıp Fakültesi Klinikleri Dergisi, 5 (1) , 1-10. [2]antalyapsikiyatrist.com – Hipnoz ve hipnoterapi / Hipnozun tarihçesi[3]Öne çıkan görsel

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 Kızılkaya Beji, N. , Kaya, G. & Yıldız, A. (2022). Doğum Ağrısını Azaltmada Kullanılan Bir Gevşeme Tekniği: Hipnozla Doğum. Tıp Fakültesi Klinikleri Dergisi, 5 (1) , 1-10.
2 antalyapsikiyatrist.com – Hipnoz ve hipnoterapi / Hipnozun tarihçesi
3 Öne çıkan görsel

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler