Odağı Kaybetmek, Öğrenmeyi Artırabilir!

Benzer İçerikler

Kısa bir süre için odağımızı kaybetmek, eldeki görevi geciktirerek öğrenmeyi hızlandırmaya yardımcı olabilir. Yeni bir çalışmaya göre bu durum, konuyla doğrudan alakası olmayan bir bilgiyi öğrenmemize yol açabilir. Fazla bilgiden zarar gelmez!

Yeni çalışmayı yürüten bilişsel sinirbilimci Alexandra Decker, Twitter’da bu konu hakkında bir açıklamada bulundu: “Odaklanma, hedeflerimizi kısıtlamamıza yardımcı olurken, odaklanmayı bir an olsun kaybetmek dikkatin sınırlarını genişletebilir. Çevremizdeki düzenlilikleri öğrenmemize ve hatta uzak düşünceleri veya kavramları bütünleştirmemize yardımcı olmasını sağlayabilen daha az alakalı bilgileri bünyemize katmayı kolaylaştırabilir.”

En uzaktaki fikirler arasında bağlantı kurmak ya da yeni fikirlerin çeşit çeşit karışımını üretmek (ıraksak düşünce), bilim insanlarının ölçebildiği yaratıcılığın iki yönüdür. Fakat dikkat dağıtıcı şeyler olmadan odaklanmak da yeni bir şeyler öğrenmenin, fikirler geliştirmenin anahtarı.

Sınıfta uyuyakalmayanların dikkatine! Dikkat dağınıklığının temel algıdan öğrenme ve hafızaya kadar her şeyi bozduğu tespit edildi. Dikkat dağıtıcı şeyler belirir ve odağımızı kaybederiz.

Ama ne kadar uğraşırsak uğraşalım, dikkatimiz doğal olarak dağılıyor. Bazı araştırmalar dikkat eksikliğinin beynimizin aşırı yüklendiğinin bir işareti olduğunu, bazıları da bir görev çok monoton hale geldiğinde odak kaybının görülebileceğini öne sürüyor.

Bu, bazı beklenmedik faydalara yol açabilir. Beynimiz içe dönebilir ve kendi düşünceleri arasında gezinmeye başlayabilir, mutlu, ‘akılsız’ bir durumda var olabilir veya sindirmek için başka bilgi kırıntıları aramaya başlayabilir – bu da öğrenmeye yardımcı olabilir.

Massachusets Institute of Technology (MIT)’den Decker, Dikkatimiz dağılınca aklımız nereye kayıyor veya odağımızı kaybetmek faydalı olabilir mi bunu anlamaya çalışıyordu.

Daha yüksek dürtüselliğe ve daha düşük bilişsel kontrole sahip insanların –gençler ve çocuklar gibi- görmezden gelmeleri söylenen görünüşte alakasız bilgiler arasındaki ilişkileri öğrenmede daha iyi olduklarını gösteren araştırmaları takip ediyordu.

Decker’ın yönettiği yeni bir çalışmada, 53 tane lisans öğrencisine bilgisayarda karşılarına çıkan dikkat dağıtıcı sembollerle çevrili sayıları ve harfleri kategorilendirmeleri söylendi.

Tahmin edildiği gibi insanların dikkati dağıldı. Araştırmacılar bunu, kişisel tepki sürelerine dayalı olarak dikkatteki dalgalanmaları saptayan bir teknik kullanarak gözlemlediler.

Odaklanmanın kaybolduğu anlarda, insanların dikkati arttı. Bir harf veya sayının aynını seçmelerine olanak tanıdı. Esasen beyinlerini ekrandakilere fazladan bir ipucu ile yönlendirdiler.

Odaklarını daha sık kaybeden insanlar, aslında daha hızlı ve daha doğru yanıtlar verdiler. Bu da sembollerin şifrelediği kalıpları daha iyi öğrendiğini gösteriyor.

Araştırmacılar yayınlanan makalelerinde, “Hedef-kanat birliği eşleşmeleri hakkında en çok şey öğrenen insanlar, daha az öğrenenlere göre daha düşük bir dikkat durumundaydı – yani “bölgenin dışında” – daha sıktı.

Dahası, araştırmacılar bireysel katılımcıları yakından incelediklerinde, dikkatlerinin dağıldığı zamanlarda öğrenmenin daha belirgin olduğunu görebildiler.

Sonuçlar, biraz dikkat dağınıklığının bazen iyi bir şey olabileceğini gösteriyor ancak odaklanma ve daha az odaklanma evreleri arasında geçiş yapmak genel olarak en iyisi olabilir.” dedi Decker.

Tabii ki bu laboratuvar deneyleri, beynimizin gerçek dünyada çevresel bilgileri nasıl kaydettiğini veya önceliklendirdiğini yalnızca yüzeysel olarak çiziyor. – Bir bilgisayar odasından çok daha karmaşık bir ortam.

Yine de bulguları, akılda gezinme ve hayal kurma etrafındaki olumsuz titreşimleri umursamayan, büyüyen bir araştırma grubuna uyuyor. Geçmiş çalışmalar, birçok insanın kanıtlayabileceği şeyi bulmuştur. Sürekli bir konsantrasyon evresinden sonra beynin başka şeylerle ilgilenmesine izin vermek, yaratıcılığın anahtarı olabilir.

Yine de beynin yaratıcılığını tetiklemek için en etkili noktayı bulmak önemli görünüyor. Çok fazla uyarılırsa, beyinlerimizin fikir oluşturmaya ayıracak gücü olmuyor; yeterince uyarılmazsa da görev sıkıcı hale geliyor.

Dikkat değişken bir şeydir. Geçmişteki çalışmalar beynimizin saniyede dört kez odak değiştirdiğini, sanki çevresini diğer uyarıcılar için tarıyormuş gibi kaydediyor. Bu, olası tehlikelere karşı uyanık olmak için faydalı bir beceri ama aynı zamanda dikkat dağıtıcı şeylerle dolu olan bir dünyada kolayca ele geçirilebilir.

Belki de önemli olan niyetimizdir: Beynimize dolaşması, yeni bağlantılar bulması veya beklenmeyen yerlerde yeni fikirler üretmesi için biraz alan mı veriyoruz yoksa kayan ekranlarla onu yorgunluğa mı atıyoruz?

Çalışma Psychonomic Bulletin and Review’da yayınlandı. [1]Losing Focus May Actually Boost Learning, Study Finds[2]Öne çıkarılan görsel

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler