Şikayet Etmek Beynimize Zarar Veriyor!

Benzer İçerikler

Neden şikayet ederiz? Çoğu zaman yaşadığımız olaylardan, maruz kaldığımız davranışlardan dolayı şikayet ederken buluruz kendimizi. Kimimiz daha az şikayet ederken, kimimiz her tarafa şikayet okları dağıtır. Belki de, o konu veya olay hakkındaki fikirlerimizi dillendirdiğimizde bunun bize iyi geleceğini düşünüyoruzdur. Fakat bilim, bu konuda bizimle aynı fikirde değil! Birincisi, olumsuzluğu ifade etmek bizi daha iyi hissettirmeme eğiliminde olmakla kalmaz, aynı zamanda bulaşıcıdır  da ve dinleyicilerin daha kötü hissetmesine neden olur.

Tamam, şikayet etmek ruh halimiz, arkadaşlarımızın ve iş arkadaşlarımızın ruh hali için kötüdür, ancak sık sık şikayetle ilgili yanlış olan tek şey bu değil! Görünüşe göre, beynimiz ve sağlığımız için de kötü. Evet, yanlış duymadınız.

Şikayet etmek doğal bir tepki gibi görünse de, hayatı bizden emen, beraberindeki mağduriyet dilidir. Bir rapora göre, ortalama bir yetişkin günde 8 dakika 45 saniyeyi şikayet ederek geçiriyor ve bu da yılda yaklaşık 1.300 yakınma anlamına geliyor. Şikayet etmek sadece zamanımızı almakla kalmaz, aynı zamanda kendimize ve çevremizdekilere duygusal ve fiziksel olarak yük bindirir.

Stanford Üniversitesi’nden yapılan araştırmalar, şikayet etmenin, hafıza ve problem çözmede sorumlu olan hipokampüsümüzün boyutunu küçülttüğünü ortaya koyuyor. Çalışma, ayrıca, șikayette bulunmanın veya birinin şikayetini 300 dakikadan fazla dinlemenin beynimize fiziksel olarak zarar verebileceğini de tespit etmiştir. Ne kadar sık şikayet ederseniz, olumsuz düşünceler düşünme olasılığınızı o kadar artırırsınız. Şikayet ettiğinizde vücudunuz stres hormonu kortizol salgılar. Kortizol sizi savaş ya da kaç moduna geçirerek oksijeni, kanı ve enerjiyi, hemen hayatta kalmak için gerekli olan sistemler dışındaki her şeyden uzaklaştırır. Örneğin kortizol, kan basıncınızı ve kan şekerinizi yükseltmektir, böylece ya kaçmaya ya da kendinizi savunmaya hazır olursunuz. Sık şikayet ederek salınan kortizol, bağışıklık sisteminizi bozar ve sizi yüksek kolesterol, diyabet, kalp hastalığı ve obeziteye karşı daha duyarlı hale getirir. Hatta beyni felçlere karşı daha savunmasız hale getirir.

İnsan tabiatı üzerine araştırmalar yapan Steven Parton, şikayet etmenin sadece beynimizi daha da kötüleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda zihinsel sağlığımız için de ciddi olumsuz etkileri olduğunu açıklıyor. Aslında, şikayet etmenin kelimenin tam anlamıyla bizi öldürebileceğini söyleyecek kadar da ileri gidiyor. Şikayet etmenin sağlığımıza zarar verdiğini iddia ettiği üç yol ise şunlar:

  1. “Birlikte ateşlenen sinapslar birbirine bağlanır.”

Parton’a göre bu, sinirbilim öğrencilerinin öğrendiği ilk derslerden biridir. “Beyninizin her yerinde, sinaptik yarık adı verilen boş alanla ayrılmış bir sinaps topluluğu vardır. Ne zaman bir düşünceniz olsa, bir sinaps yarıktan diğerine bir kimyasal madde gönderir, böylece üzerinden bir elektrik sinyalinin geçebileceği bir köprü inşa eder. Düşündüğünüz ilgili bilgileri taşımanın yanı sıra, “diye açıklıyor Parton.

“İşte önemli nokta bu,” diye devam ediyor. “Bu elektrik yükü her tetiklendiğinde, elektrik yükünün kat etmesi gereken mesafeyi azaltmak için sinapslar birbirine daha da yakınlaşır… Beyin kendi devresini yeniden kurar, fiziksel olarak kendini değiştirir, bunu daha kolay ve daha olası hale getirmek için uygun sinapslar kimyasal bağlantıyı paylaşacak ve böylece birlikte kıvılcım çıkaracak – özünde, düşüncenin tetiklenmesini kolaylaştıracak.”

O halde bunu bir özetleyecek olursak: Bir düşünceye sahip olmak, o düşünceye tekrar sahip olmanızı kolaylaştırır. Bu, sürekli olarak kasvetli olanlar için iyi bir haber değil. Tekrarlanan olumsuz düşünceler sadece daha fazla olumsuz düşünceyi düşünmeyi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda sokakta rastgele yürürken olumsuz düşüncelerin ortaya çıkma olasılığını da artırır. (Bunu ifade etmenin bir başka yolu da, sürekli olarak olumsuz olmanın, kişiliğinizi olumsuza doğru itmeye başlamasıdır).

Parton, bu daha yakın sinapsların nasıl genel olarak daha karamsar bir bakış açısına yol açtığını açıklıyor: “Düşüncenin tekrarı yoluyla, [olumsuz] eğilimlerinizi temsil eden sinaps çiftini giderek birbirine yaklaştırdınız ve bir düşünce… kazanan düşünce, seyahat etmesi gereken mesafesi daha az olan, sinapslar arasında en hızlı köprü oluşturacak olandır.” Kasvet yakında pozitifliği geride bırakır.

  1. Sen takıldığın kişisin!

Kendi olumsuz düşüncelerinizle takılmak, beyninizi olumsuzluk için yeniden yapılandırmakla kalmaz, olumsuz insanlarla takılmak da aynı şeyi yapar. Peki neden?

“Birinin bir duygu yaşadığını gördüğümüzde (öfke, üzüntü, mutluluk vb.), beynimiz diğer kişinin neler yaşadığını hayal etmek için aynı duyguyu ‘dener’. Ve bunu aynı sinapsları ateşlemeye çalışarak yapar.  Bu temelde empatidir. Kalabalık zihniyetini bu şekilde ediniyoruz…

Buradan çıkaracağımız ders ise şu: Eğer pozitif olma kapasitenizi güçlendirmek ve kasvetli refleksinizi zayıflatmak istiyorsanız, “çevrenizi, beyninizi sevgiye doğru yeniden şekillendiren mutlu insanlarla kuşatın”.

  1. Stres vücudunuz için de korkunçtur.

Bütün bunlar, zihinsel sağlığınızı korumak için olumsuzluklardan uzak durmak için iyi bir argüman gibi görünüyor, ancak Parton, şikayet etme alışkanlığını bırakmanın fiziksel sağlığınız için de gerekli olduğu konusunda ısrar ediyor. “Beyniniz bu öfke sinapslarını ateşlediğinde, bağışıklık sisteminizi zayıflatıyorsunuz; kan basıncınızı yükseltiyorsunuz, kalp hastalığı, obezite ve diyabet riskinizi artırıyorsunuz ve bir sürü diğer olumsuz rahatsızlıklar” diye ekliyor.

Suçlu stres hormonu, kortizoldür. Negatif olduğunuzda, onu serbest bırakırsınız ve “öğrenme ve hafızaya müdahale eder, bağışıklık fonksiyonunu ve kemik yoğunluğunu düşürür, kilo alımını, tansiyonu, kolesterolü, kalp hastalığını arttırır…” Liste uzayıp gidiyor.” diyor Parton.

Siz siz olun. Şikayeti dilinizden ve çevrenizden uzaklaştırın. Şimdi kulaklarımızda bir Müzeyyen Senar şarkısı: “Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime..” Tabi biz yine de ağlamayalım. Çünkü “Güneş doğduğu sürece ışık vardır. Işık varsa umut vardır. Umut varsa yaşamak güzeldir.”[1]“Complaining Is Terrible for You, According to Science” https://www.inc.com/[2]“Is Complaining Really All That Bad for You?” https://www.psychologytoday.com/us[3]“The Science of Happiness: Why complaining is literally killing you.” https://psychpedia.blogspot.com/

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 “Complaining Is Terrible for You, According to Science” https://www.inc.com/
2 “Is Complaining Really All That Bad for You?” https://www.psychologytoday.com/us
3 “The Science of Happiness: Why complaining is literally killing you.” https://psychpedia.blogspot.com/

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler