Bildiğiniz üzere Haziran ayında Birleşmiş Milletler bir toplantı gerçekleştirdi. Stokholm 50+: “Hepimizin refahı için sağlıklı bir gezegen, bizim sorumluluğumuzdadır” mottosuyla gerçekleşen bu toplantıda; gündem Paris Antlaşması’nın 2030 Ajandası uyarınca “Sürdürülebilir Gelişim Hedefleri” idi. Bir diğer önemli konu ise 2020 Sonrası Biyoçeşitliliğin korunması alanında yapılabilecekler ve Covid-19 sonrası devletlerin yeşil geri dönüşüm meseleleri oldu. Muhtemelen hatırlayacaksınız bundan 50 yıl önce yani 1972 yılında Birleşmiş Milletler “İnsan Çevresi” üzerine bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda, dünya liderlerine 50 yıllık süre zarfı boyunca Dünyanın; iklim krizi, biyoçeşitliliğin yok olmaya başlaması ve CO2 emisyonu değerlerindeki artışlara yönelik sorunlara çözüm üretmeleri yönünde bir fırsat sunuldu.
Devletler tarafından son derece ciddiye alınan ve eyleme geçmek üzere atılan adımların ardından, birçok şirket çağımızın vazgeçilmezi teknolojiyi de işin içine katarak yeni girişimlerini çevreyi koruma konusuna yoğunlaştırmış durumdalar. Şirketler, ekolojik projelerde kullandıkları sistemlerinin altyapılarını teknolojik yeniliklerden faydalanarak sürekli geliştiriyorlar. Peki sizce; son yılların yükselen blockchain teknolojisi; iklim kriziyle mücadele, biyoçeşitliliği ve çevreyi koruma konusunda bize yardım edebilir mi?
Bizlerin son zamanlarda sık sık duymaya başladığı ve teknolojik girişimleri olanların en iyi sonucu almak adına kullandıkları blok zincir teknolojisini kısaca: Bir iş ağındaki işlemleri kaydetme ve varlıkları izleme sürecini kolaylaştıran, anlık izlenebilen, üzerinde değişim yapılamayan ve bu sayede güvenilirlik sağlayan, bir kayıt defteri sistemi şeklinde özetleyebiliriz. Ticari faaliyetler için kullanılan ve fazlasıyla maddi çıkarların dahil olduğu alanlarda yer alabilecek bir yapının, gezegenimizi korumak için nasıl katkı sunacağı konusunda karamsar düşüncelere sahip olabilirsiniz. Ancak blok zincir teknolojisinin iklim krizi adına konulan hedefleri gerçekleştirme ve sürdürülebilirliği desteklemede oynayacağı rol, sandığınızdan çok daha etkili olabilir. Sizlere, blok zincir sisteminin çevre korumasında katkı sunduğu alanlardan birkaç örnek vermek isterim:
1.Tedarik zincirleri
Günümüzde yenilikçi şirketler tarafından; balıkçılık izlenebilirliğini geliştirebilmek, yasadışı ve sürdürülemez balık avlanmasının önüne geçmek için blok zincir teknolojisi kullanılıyor. Bu sistemlerden biri olarak Fishcoin projesini örnek verebiliriz. Fishcoin; güvenilir, tüm veriyi düzenli şekilde kayıt altına alan ve tedarik zincirinin her anının takip edilerek denetlenebilir olduğu bir “deniz ürünleri izlenebilirlik projesidir”. Denizlerde ki biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sunan ve aynı zamanda sürdürülebilir balıkçılığa destek olan bu tarz teknolojik sistem altyapılarının kullanımında son yıllarda artış görülüyor.
2. Geri Dönüşüm | 3. Çevre anlaşmaları
Plastik kirliliği, çağımızda küresel bir ekolojik kriz haline gelmiş durumda. Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi, 2 Mart’ta önemli bir adım atarak plastik kirliliğini sona erdirmek için tarihi bir uluslararası anlaşmayı kabul etti. Birleşmiş Milletler, 2040 yılına kadar okyanuslara giren plastik hacminde %80, işlenmemiş plastik üretiminde %55 ve sera gazı emisyonlarında %25 azalmayı hedefliyor. Ayrıca hedeflerin gerçekleştirilmesi için anlaşmayı kabul eden ülkeler tarafından 2040 yılına kadar, yeni kuracakları veya geliştirilecekleri yapıların faaliyetleri sonucu; hükümetlere 70 milyar dolar tasarruf ve toplumlara 700.000 ek iş imkanı sağlanabilir. Bu alanda geliştirilen Diatom DAO, blok zincir teknolojisinin kullanıldığı plastik kirliliği sorununu ele alan, tokenlaştırılmış bir projedir. Projenin amacı, plastik geri dönüşümünü arttırma ve kullanımının azaltılması konularında faaliyetleri olan firmalara sistem altyapısı sağlayarak, plastiğin sürdürülebilirliğini desteklemektir.
4. Enerji
Sanayi Devrimi’nin başlangıcından bu yana, okyanusların asitlik düzeyinde, karbondioksit emisyonu sonucu %30’luk bir artış görüldü. İklim krizi çerçevesinde yapılan anlaşmalar ve bunların en önemlilerinden biri olan Paris Antlaşmasında ki net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşma amacıyla bazı devletler, okyanuslarda güneş enerjili, yüzen santraller kullanmaya başlıyor. Tamda bu gibi ekolojik yapılar için tasarlanan Toucan Protokolü, blok zincir teknolojisini kullanarak karbon piyasasının altyapısını inşa ediyor. Böylece sistemlerin çalışma mekanizması ve ekolojik faaliyetlerinde ki verimlilik en üst düzeyde elde ediliyor.
5. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar
Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Open Earth Foundation, OceanDrop adında iklim kriziyle mücadele eylemleri için açık kaynak teknolojisi geliştirmeyi hedefleyin bir proje üzerinde çalışıyor. Kuruluş, Karbon emisyonu hedefleri ile ilgili yaptıkları NFT satışlarından elde edilen gelirler ile, Cocos Adası ve Kosta Rika’nın korunan deniz alanlarını genişletmeyi amaçlayan bir pilot projeyi destekliyor.
Crypto Coral Tribe ise, gelirlerinin %50’sini deniz ve vahşi yaşamı koruma girişimlerine yönlendiren blok zincir teknolojisinin kullanıldığı bir NFT projesidir. Amacı, doğal dünyayı korumaya yardımcı olmak için sanat ve teknolojiden yararlanan yaratıcı bir merkez oluşturmaktır.
6. Karbon vergisi | 7. Değişen teşvikler
Toplumun ihtiyaç ve beklentilerinin en belirgin olduğu an oy verme anıdır. Günümüzde insanlardaki çevrecilik bilinci oldukça artmış durumda. Bireysel çabalarının yanı sıra seçtikleri ülke yöneticileri tarafından bu alanlarda çözüm odaklı ve etkili adımlar atılmasını bekliyorlar. ABD Başkanı Joe Biden, seçim kampanyalarında; fosil yakıt kullanımını terk ederek ekolojiyi koruma ve sürdürülebilirliği arttırma konusundaki hedeflerine büyük ölçüde yer verdi. İklim kriziyle mücadeleyi destekleyen bir çok vatandaşın oyunu alarak seçimleri kazanan Biden’ın, başkanlıkta ki ilk çalışmalarından biri, karbon emisyonlarını vergilendirmeyi içeren hukuki bir düzenleme oldu. Bireylerin tüketimleri sonucu doğan karbon emisyonlarından tutunda, endüstriyel sanayinin ürettiği emisyon değerlerinde yapılacak vergilendirmelerin doğru olması büyük önem taşıyor.
Sistemlerin ilk aşamasından son aşamasına kadar, şeffaf ve güvenilebilir bir şekilde izlenmesine ve veri analizine olanak sağlayan blok zincir teknolojisi hukuki düzenlemeler için de verimli bir kaynak altyapısı sağlıyor.
Tüm önemli endüstrilerin inovasyon potansiyelini arttırmak için bir kapı açan blok zincir teknolojisi; birey, şirket ve devletlerin ekolojik tehlikeler ile mücadelede atacağı her adımda kendine bir yer bulması bekleniyor. Daha yaşanılabilir bir dünya amacıyla belirlenen hedeflere ulaşmada büyük katkılar sunacağı çok açık [1]cointelegraph.com.
[cite]
Kaynaklar ve İleri Okuma
↑1 | cointelegraph.com |
---|