Amerikalı Vodvil sanatçısı Will Rogers “Anlamadığınız bir şeyi okuduğunuzda bir avukat tarafından yazıldığından neredeyse emin olabilirsiniz” diyor. Fonetik olarak ilgimizi çeken, hiç alakadar olamasak dahi bir şekilde gün içinde karşımıza çıkan, o ne demek dedirten hukuki terimlerden bazıları…
Müeyyide
Kelime anlamı, yaptırım, yaptırım gücü. (TDK Türkçe sözlük 1. Baskı 1945, kayıtlara geçmiş kelimenin kullanıldığı ilk kaynaktır.) Arapça Ayd, kökünden gelen mu’ayyid” teyit ve takviye eden, konfirme eden, kuvvetlendiren” sözcüğünden türetilmiştir.
Türk hukukunda, cezai müeyyide, ahlâkî müeyyide şeklinde karşımıza çıkar. Yazılı ya da yazılı olmayan hukuk kurallarına uyulması noktasında, kişinin eylemleriyle paralel, yaşanması” teknik olarak” kaçınılmaz olan sonudur.
Münferit
Tek, ayrı, kendi başına olan anlamlarına gelir. Arapça kökenlidir kendisi, munferid kökünden gelmektedir.
Münferit olay, durum, vaka; hukuken, belirli bir çoğunluğun fikirlerini, eylemlerini desteklemez. Genele mâl edilemeyen, belli bir çoğunluktan ayrı tutulması gereken durumlardır.
Ehliyet-Hak Ehliyeti-Fiil Ehliyeti
Arapça kökenli, uzluk, ustalık, yeterlilik anlamına gelen ehliyet kelimesi, bir kişiye belirli bir konuda yeterli olduğunu belirtmek için ilgililerce verilen belge anlamı da taşır.
Hukuken, kişilere tanınmış yetenek ve olanaklar olarak tanımlanabilir. Hukuken yetkin olma niteliğidir.
Hak Ehliyeti
Gerçek kişiler açısından, sağ olarak doğmak şartıyla, kişinin anne rahminden ölümüne kadar geçen dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan yararlanma yeteneğidir. Kişilerin hak ve borçlara sahip olabilme yeteneğidir. Tanınan değil, hak sahibi olabilme şartıdır. Gerçek kişilerde sağ olarak doğum ile, tüzel kişiler bakımından kanunun belirlediği normlara uygun olarak kurulmasıyla kazanılır.
Fiil Ehliyeti
Kişilerin kendi fiil ve işlemleri ile hukuki sonuçlar doğurması halidir. Fiil ehliyeti ile kişi hukuki haklardan yararlanırken, hukuka aykırı eylemlerinden de sorumludur. Fiilin sonucunun kişiye isnat edilebileceği anlamı taşır.
Fiil ehliyetine sahip kişi başka bir kişinin izni olmaksızın, kendi kendine hak edinebilir. Borç altına girebilir.
Tam Ehliyetli: Ayırt etme gücüne sahip, ergin, kısıtlı olmayan gerçek kişiler tam ehliyetlidir. Hukuki borç ve yükümlülük altına girebilirler. Cezai sorumlulukları vardır.
Tam Ehliyetsiz: Fiil ehliyeti hiç olmayan kişilerdir. Ayırt etme gücünden yoksun olan kimse tam ehliyetsizdir. Cezai sorumlulukları yoktur.
Sınırlı Ehliyetliler: Tam ehliyetli oldukları halde bazı nedenlerden ötürü fiil ehliyetleri sınırlandırılmış kişilerdir. Kendisine yasal danışman atanmış kişiler ve evli kişiler bu gruptadır. Ancak cezai sorumlulukları tamdır.
Sınırlı Ehliyetsizler: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bu gruptadır. Ergin olmayanlar yasal temsilcilerin rızası olmadan borç altına giremezler. Yasal temsilcilerinin rızası olsa bile, vakıf kuramaz, bağış yapamaz, kefil olamazlar. Cezai sorumlulukları somut olaya göre değişkenlik gösterir.
***Her fiil ehliyetine sahip kişi hak ehliyetine de sahiptir ancak her hak ehliyetine sahip kişi fiil ehliyetine sahip değildir.
Hacir-Mahcur
Kelime anlamı, kısıt, kısıtlılık olan hacir Arapça kökenlidir. Hukuken, kanunun belirttiği sebeplerden birinin varlığı halinde, ergin bir gerçek kişinin, fiil ehliyetinin mahkeme kararı ile sınırlandırılması veya tamamen kaldırılmasıdır.( Bkz. Kısıtlama sebepleri için Medeni Kanun 405-408. Maddeler.)
MAHCUR, Hakkında hacir kararı verilmiş gerçek kişidir o. Kısıtlıdır. Hakları ve malları üzerindeki tasarruf özgürlüğünü yitirmiştir çünkü.
Karine
Kelime anlamı ipucu, belirti demek olan karine Arapça kökenlidir. İspat yükü açısından önemlidir. Hukuken, bilinmekte olan bir olaydan ya da olgudan bilinmeyen bir olay veya da olgunun varlığının çıkarımıdır. Çıkarımda bulunmadır. Ya hâkim tarafından yorum yoluyla çıkarım yapılır ki bu durumda fiili karinelerden söz edilir. Burada “ihtimal dahilinde olma” hakim için kanaat teşkil eder.
Adi karineler, aksi her türlü delille ispat edilebilmesi hasebiyle adidir. Örneğin, boşanma davası sonuçlanmış olsa dahi boşanmadan sonraki 300 gün (iddet süresi) içinde doğan bebeğin babası eski kocadır. Ancak koca baba olmadığını ispat edebilir. Kesin karineler ise aksinin ispatı mümkün olmayan karinelerdir. Kesinlik teşkil etmeleri her ne kadar hak kayıplarına sebebiyet verse de kanun tarafından korunurlar. Örneğin, yerleşim yerini değiştirmek isteyen kişi ilk olarak yeni bir yerleşim yeri edinmelidir. Yeni bir ikametgâh yeri edinmeyen kişi yerleşim yeri değiştiremez. İkametgâh adresi kişinin sürekli oturma amacı güttüğü yerdir. Tebligat hukuku açısından önem arz eder. Usulune uygun tebligat dava şartıdır.
Vekil-Müdafi-Müşteki
VEKİL Kişinin, kendi namına, hesabına iş görmesi için yetki verdiği veya fiziki olarak kendi yerine bıraktığı kimse. Başkasının yerine, adına söz söyleme, işlem yapma yetkisine sahip kişi anlamlarına gelir. Artık öngöreceğinizi düşünüyorum Arapça kökenlidir.
5271 sayılı CMK bakımından ise savunduğu veya temsil ettiği kişiye bağlı olarak dava sırasında avukata verilen isimdir. Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatı ifade eder. En basit haliyle mağdur tarafın avukatıdır.
MÜDAFİ Kelime anlamı savunucu, bir davada davacı veya davalının haklarını savunan kimse anlamlarına gelir. Arapça kökenlidir. Olmaması mucize olurdu.
Ceza Muhakemeleri Kanununa göre, şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukata denir. Ceza yargılamasında şüpheli veya sanığın vekili olmaz, müdafii olur.
***Vekilin sözü asili, asilin sözü vekili hukuken bağladığı halde, sanık ve müdafinin sözleri birbirlerini bağlamaz. Müdafi elbette sanığı savunur ancak savunmasında sanıktan bağımsızdır.
MÜŞTEKİ Durumundan ya da bir şeyden yakınan, yakınıcı anlamlarına gelen Arapça kökenli kelimedir.
Hukuken suçtan zarar gören, mağdur olan anlamına gelmektedir. Ceza yargılamasında şikayet hakkına sahip olan kişidir. Bu kavram soruşturulup kovuşturulması şikayete bağlı suçlar bakımından önemlidir. Ancak takibi şikayete bağlı olmayan suçlar bakımından da müşteki sıfatı taşıyan kişi davaya katılabilmektedir. En kısa haliyle, suçtan zarar gören veya mağdur duruma düşen kişi, soruşturulması şikayete bağlı suçlar bakımından, şikayetçi olmaz ise suçlu yargılanamaz. (6 aylık zaman aşımı süresi)
Kişi suçun hem mağduru hem de sanığı ya da şüphelisi olabilir. Bu durumda müşteki sanık, müşteki şüpheli kavramları doğar.
Mücbir Sebep
Zorlayıcı, istem dışı gelişen durumlar neticesinde ortaya çıkan, beklenmeyen, öngörülemeyen ani durumları ifade eden Arapça kökenli kelimedir.
Bir borcun veya hukuki ilişkinin ihlâline, aksamasına neden olan, kişilerin kusurlarından bağımsız, kaçınılması ya da öngörülebilmesi mümkün olmayan sebepler halinde, mücbir sebeplerin varlığından söz ederiz. Mücbir sebep her zaman, harici, kaçınılmaz ve öngörülemez olmalıdır. Sel, deprem, yangın, doğal afetler, salgın hastalık, toplumsal problemler mücbir sebeplerdendir.
Mücbir sebeplerden ötürü sözleşmeye aykırı davranan kişi, bundan sorumlu tutulamaz ancak her durumda hukuki sonuçlar doğar.
Mefhum-u Mualif
Kavram ve kalple bilinen anlamındadır. Bir kelimenin veya sözün taşıdığı anlama ve kavrama mefhum denir. Fehm kökünden gelen tabii ki Arapça kökenli bir kelimedir.
Hukukta kalıp halinde kullanılan mefhum-u mualif , bir durumun aksi olan bir durumdan hüküm çıkarmaya çalışmak olarak açıklanabilir. Türkçe “karşıt kavram kanıtı” da denir. Söylenin aksi, var olanın tersi, ilk söyleneni çürütmeye yönelik kullanılmaktadır.
Kanunda düzenlenmiş, belirli bir eylem, davranış, ilişki hakkındaki düzenleme biçimden, kanunda düzenlenmemiş, mevcut düzenlemenin tam zıttı olan durumların hükme tabi olduğu sonucunu çıkartmaktır. Avukatın can simididir.
“İki avukat bir cafede otururlar. Çantalarından çıkardıkları sandviçlerini yemeye başlarlar. Garson yanlarına giderek uyarır: “Burada kendi yiyeceklerinizi yiyemezsiniz” der. Avukatlar affedersiniz diyerek birbirlerinin sandviçlerini alır ve yemeye devam ederler.” Garsonun önermesi burada kendi yiyeceklerinizi yiyemezsiniz, buna karşılık avukatların mefhum-u mualifinden çıkardığı sonuç o zaman bir başkasının yiyeceğini yiyebiliriz.
Nasıl Atıf Yapılır:
[cite]