Eko Anksiyetelilerden misiniz ?

Etkilerini her geçen gün daha çok hissettiğimiz küresel iklim değişimi, çevrenin yanı sıra bizlerin üzerinde de birtakım izler bırakıyor. İklim değişimi bir gerçek ve dünyanın geleceğini ciddi anlamda tehdit ediyor. Bu durum, bazı insanların üzerinde “eko-anksiyete” olarak bilinen psikolojik etkilere neden olabiliyor. Haydi gelin bir anksiyete çeşidi olan eko anksiyeteyi hep birlikte inceleyelim. 

2017 yılında Amerika Psikoloji Derneği tarafından  “çevresel kıyametin kronik korkusu” olarak tanımlanan eko anksiyete, iklim değişiminin geri döndürülemez etkisini ve bununla bağlantılı olarak kişinin, kendisinin ve kendisinden sonraki nesillerin başına gelebilecek çevresel felaketler hakkında aşırı endişe duymasıdır. Henüz hastalık olarak adı anılmasa da  küresel ısınma ve iklim değişikliği açısından duyulan endişenin artması, psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul ediliyor. 2021 yılında Bath Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, çarpıcı gerçekleri gözler önüne serdi. 10 ülkeden 16-25 yaş arası 10.000 genç arasında yapılan araştırmaya göre, gençlerin %45’i iklim kaygısının günlük yaşamlarını ve işlevselliklerini etkilediğini belirtiyor. Her 4 gençten 3’ü geleceğin korkutucu olduğunu düşünürken; her 2 gençten 1’i ise çocuk sahibi olmaktan çekiniyor. Araştırma, bir ciddi veriyi daha bünyesinde barındırıyor: Her 10 gençten 4’ü insanlığın kendi sonunu getirdiğini ve doğayla bağının koptuğunu düşünüyor! California, Arcata’daki Humboldt Eyalet Üniversitesi’nde iklim anksiyetesi üzerine çalışan Sarah Ray, “Bu çalışma gençlerin ruh sağlığıyla herhangi bir bağlantısı olan herkes için argümanlar sunuyor – iklim değişikliği onların ruh sağlığı sorunlarının gerçek bir boyutu” olduğunu belirtiyor. Araştırmada ortaya çıkan en yaygın duygular ise: Üzüntü, korku, endişe, kızgınlık/öfke ve güçsüzlük. Peki, eko anksiyete kendini nasıl belli ediyor? 

• Varoluşsal korku
• Karbon ayak izi ile ilgili suçluluk ve utanç
• Yangın, sel gibi travmatik olaylar sonrası yoğun stres, uykusuzluk
• Depresyon, endişe ve panik hissi
• İklim değişikliğini kabul etmeyen insanlara ve daha fazla çaba göstermediği için eski nesillere karşı öfke

Eğer siz de bunları yaşıyorsanız, korkmayın! Hissettikleriniz çok normal. Sıcaklık, hava durumu, insan, hayvan ve bitkilerdeki kalıcı değişiklikler bizi alarma geçiriyor. Bizlere ev sahipliği yapan doğanın ortadan kaybolması, bütün canlıların hayatlarının tehlikeye girmesi ve gelecek nesillere hiçbir şey kalmayacağı düşüncesi çok doğal ve duyarlı her insanın esasında duyması gereken bir endişe. Bu endişeyi belki bazılarımız çok daha yoğun yaşıyor ama temele baktığımızda hepimiz bu endişenin konakçılarıyız. Peki, eko anksiyeteyi nasıl önleyebiliriz?

• Karbon ayak izinizi düşürerek yaşayın ve iklim hareketinde aktif bir birey olun.
• İklimin korunmasına yönelik çalışan topluluk örgütlerine ulaşın ve bu konuda geniş kitlelere ulaşmaya çalışın.
• Karbon ayak izinizi hesaplayın. Bu sayede doğaya etkinizi azaltmak için fikirler geliştirebilirsiniz.
• Ve en önemlisi, daha az tüketin.

Rachel Carson “Doğanın tekrarlanan nakaratlarında sonsuz derecede iyileştirici bir şey vardır – şafağın geceden sonra ve baharın kıştan sonra geldiğine dair güvence.” derken belki de eko anksiyete yaşayan bizleri teselli etmeye çalışıyordu. Doğa bizim kalbimiz. Peki biz kalbimize iyi davranıyor muyuz? Bence hepimiz içtenlikle bu soruya cevap vermeli ve vakit kaybetmeden harekete geçmeliyiz ^[1]Hickman C., Marks E., Pihkala P., Clayton S., Lewandowski R.E., Mayall E.E , Wray B., Mellor C. & Susteren L.V. (2021). Young People’s Voices on Climate Anxiety, Government Betrayal and … Continue reading^[2]Thompson, T. (2021). Young people’s climate anxiety revealed in landmark survey. https://www.nature.com/^[3]“Eko-anksiyete: Ekolojik Kriz ve Ruh Sağlığımızın İlişkisi”, https://www.themagger.com/.