Dünya’nın ekolojik sisteminin önemli bir ayağı olan funguslar, uzun zamandır insanların yaşamlarını iyileştirmek için kullanılmaktadır. Bu organizmalar hala büyük ölçüde yeterince araştırılmamış olsa da; yeni bir inceleme makalesi, benzersiz genomlarının biyoteknoloji endüstrisinde ilerleme kaydetmek için kullanılabileceğini öne sürüyor.
Ohio Eyalet Üniversitesi’nde bitki patolojisi yardımcı doçenti ve derlemenin baş yazarı Mitchell Roth, “Mantarlarla ilgili harika olan şey, pek çok nişi yerine getirmeleridir” dedi. “Her yerde bulunabilirler ve çoğu zaman beklenmedik ortamlarda hayatta kalmaya adapte olmuş mantarlar bulursunuz.”
Roth, son zamanlarda bilim insanlarının bu alanda inanılmaz atılımlar yaptığını ve popüler HBO uyarlaması The Last of Us sayesinde fungusların nihayet hak ettikleri takdiri görebileceklerini söyledi. “Fungus biyoteknolojisinde henüz kullanmadığımız çok fazla potansiyel var” dedi. “Fungus biyoteknolojisinin yüzeyini daha yeni kazımaya başladık, dolayısıyla bu makale biraz da harekete geçme çağrısı niteliğinde.”
Funguslardaki gelişmeler, patojenlere karşı biyolojik bir kontrol olarak yeni ilaçların (penisilin veya lovastatin gibi) geliştirilmesi yoluyla tıpta ve bazı yiyecek ve içeceklerin mayalanmasında kullanıldığında toplumda olmak üzere çeşitli endüstriyel ve evsel ortamlarda halihazırda atılımlara yol açmıştır.
Frontiers in Fungal Biology dergisinde yayınlanan makale; fungusların incelendiği mikoloji alanında daha fazla araştırma yapılmasının, yeni ortaya çıkan birçok biyoteknolojinin keşfedilmesine ve uygulanmasına nasıl yardımcı olabileceğini vurguluyor.
Biyoteknoloji ve mikolojinin iç içe geçmesi, biyoinformatik araçların ve sürdürülebilir biyomalzemelerin geliştirilmesini teşvik edebilir; örneğin mikolojik kalıpları tahmin etmek için makine öğrenimi algoritmaları veya fungus pillerinin oluşturulması gibi. Ayrıca, funguslar çok yaygın olduğu için, umut verici biyoteknolojiler büyük ölçekte geliştirilebilir.
Ancak Ohio Eyaleti Gıda, Tarım ve Çevre Bilimleri Fakültesi’nin Wooster kampüsünde çalışan Roth, bazı fungusların nasıl patojen haline geldiği ve hastalık yaydığına odaklanıyor. Bu potansiyel sıçramaların çoğunun, bilim insanlarının fungus DNA’larını sekanslama becerilerindeki ilerlemeler sayesinde mümkün olduğunu söyledi.
“Farklı fungusların genomlarını karşılaştırarak, hangi genlerin hangi süreçlere dahil olduğunu gerçekten anlamaya başlayabilirsiniz” dedi. “Artık laboratuvara gidebilir, onları inceleyebilir, birkaç geni değiştirebilir ve bir fungusu belirli bir görevi yerine getirmede daha da iyi hale getirebilirsiniz.”
Ancak bu, araştırmacıların fungusları çin kullanım alanları geliştirme arayışlarında herhangi bir zorlukla karşılaşmayacakları anlamına gelmiyor. Çalışma; fungus genomlarının değişen boyutları ve repetitif genetik sekansları nedeniyle, bunları bütünüyle tanımlamanın ve incelemenin zor olduğunu belirtiyor. Roth ancak Nanopore ve PacBio gibi daha uzun DNA fragmanlarının sekanslanmasını sağlayan uzun okumalı sekans teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla fungus genetiği araştırmalarının bu kadar genişleyebildiğini belirtti.
Yine de, fungus genomlarını manipüle edebilmek bir dizi teknoloji endüstrisi için faydalı olacak olsa da, bu tür ilerlemelerin önemli miktarda zaman, finansman ve teknolojik destek olmadan gerçekleşmesi pek olası değildir.
Roth, “Bilim insanları funguslarla ilgili tüm bu fikirlere ve meraklara sahip olabilir ve onları daha fazla incelemek isteyebilir ancak bu gerçekten zor ve çok pahalı” dedi. “Ve ne yazık ki insanlar onlarla neler yapabileceğimizin her zaman farkında değiller.”
Makalenin ortak yazarları Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden Nathaniel Westrick ve Kuzey Dakota Eyalet Üniversitesi’nden Thomas Baldwin’dir. [1]Fungal genetics could help develop novel biotechnologies
[cite]
Kaynaklar ve İleri Okuma
| ↑1 | Fungal genetics could help develop novel biotechnologies |
|---|
