Biyokömür, İklim – Akıllı Tarım İçin Umut Vaat Ediyor!

Benzer İçerikler

Connecticut Üniversitesi araştırmacısı Wei Ren, doğadaki sistemler arasındaki bağlantıları ve her bir bileşenin diğerlerini nasıl etkilediğini görüyor. Ren, ormanlar ve tarım arazileri açısından zengin Connecticut’ta, biyokömür adı verilen yeni bir sürdürülebilir uygulamayı kullanarak eyaleti iklim-akıllı tarım (CSA) yaklaşımının ön saflarına yerleştirebilecek potansiyeli görüyor.

Kulağa bir nu-metal grubu ismi gibi gelse de, bilim insanları biyokömürün – tarım ve orman atıkları gibi organik maddelerin yakılmasıyla elde edilen kömür benzeri bir madde – yüzyıllardır insanlar tarafından kullanılan geleneksel bir tarım uygulaması olduğunu teorize ediyor.

Ren’in grubu kısa süre önce Renewable and Sustainable Energy Reviews‘de bir makale yayınladı ve burada biyokömürle ilgili yaklaşık 600 çalışmadan elde edilen küresel verileri sentezleyerek iklim-akıllı tarım uygulaması olarak potansiyelini analiz etti.

CSA, sürdürülebilir tarım yöntemlerinin ötesine geçen bütünleştirici bir yaklaşımdır. Bölgede yaşayan ve çalışan insanların geçim kaynaklarını olumlu yönde etkilerken, artan nüfusu beslemek için mahsul verimini sürdürülebilir bir şekilde sağlamayı amaçlamaktadır.

CSA yönetim uygulamalarına örnek olarak örtü bitkileri, toprak işlemesiz veya azaltılmış toprak işleme ve entegre besin yönetimi stratejileri verilebilir.

Ren’in grubu; uygulama, yararları, zorlukları ve sınırlamaları hakkında kapsamlı bir anlayış elde etmek için biyokömür araştırmalarına ilişkin çok sayıda veri derledi.

Ren, “Biyokömürü saha gözlemleri/ölçümleri, büyük veri analizi ve sayısal modelleme yoluyla iklim-akıllı uygulamalar olarak değerlendirmek istedik” dedi ve “Bu sürdürülebilir tarım uygulamasının gıda üretimi, toprak sağlığı ve çevresel sürdürülebilirlik açısından iklim-akıllı bir tarım uygulaması olarak hizmet edip edemeyeceğini değerlendiriyoruz. İlgili su ve besin ayak izlerini ve iklim direncini teşvik etme potansiyelini ölçmeyi umuyoruz.” diyerek ekledi.

Biyokömür Nedir?

Biyokömür, odun atıkları veya mahsul artıkları gibi herhangi bir organik (karbon içeren) malzemeden yapılabilir. Malzeme daha sonra piroliz adı verilen bir işlemle oksijen yokluğunda yüksek sıcaklıklarda ısıtılır. Sonuç, biyokömür adı verilen kömür benzeri bir malzemedir. Bir toprak iyileştiricisi olarak biyokömür, dayanıklılık oluşturmaya yardımcı olma potansiyeline sahiptir.

Biyokömür uzun vadeli bir karbon yatırımı gibidir çünkü parçalanması uzun zaman alır ve bu nedenle toprağın karbon içeriğini artırır.

Aynı karbon zengini malzemeler biyokömür haline getirilmek yerine toprağa dahil edilseydi, hızla parçalanacak ve ayrışırken metan ve karbondioksit gibi sera gazları açığa çıkaracaktı.

Malzemeler basitçe yakılsaydı da aynı şey geçerli olurdu ancak biyokömüre dönüştürüldüklerinde karbon tutulur ve toprağa bağlı kalır.

Ayrıca biyokömür neredeyse bir sünger gibi davranarak toprağın su ve besin tutma kapasitesini artırabilir, toprağı besin açısından daha yoğun ve kuraklığa karşı daha dirençli hale getirirken mahsul verimini de artırabilir. Connecticut’ta biyokömür, ağaç kırpıntıları ve diğer odun atıkları şeklindeki bir atık türünün bu değerli, dayanıklılık artırıcı malzemeye dönüştürülmesine de yardımcı olabilir.

Ren ve ortak yazarlar, analiz sonucunda, diğer CSA uygulamaları gibi biyokömür uygulamasının da bağlama bağlı olduğunu ancak genel olarak toprak kalitesini artırmaya yardımcı olduğunu bulmuşlardır. Sonuç olarak, Connecticut da dahil olmak üzere daha geniş çapta kullanılmasını öneriyorlar.

Çalışmanın baş yazarı ve Ren’in danışmanlığını yaptığı doktora sonrası araştırmacı Yawen Huang “Küresel veri sentezi sayesinde, farklı toprak ve iklim koşullarında biyokömürün diğer uygulamalarla birlikte çiftçilerin gıda üretimini sürdürmelerine yardımcı olabileceğini görebilirsiniz. Ayrıca sera gazı emisyonlarını azaltabilir, azot sızıntısını azaltabilir ve toprak suyundan tasarruf sağlayabilir” dedi.

Analiz, bazı laboratuvar deneylerinin biyokömürün yeteneklerini abartmış olabileceğini gösterse de araştırmacılar biyokömürün ne zaman ve nerede kullanılacağını anlamak için daha fazla saha deneyi yaparak neler yapabileceğini keşfetmeyi planlıyor.

Ren, “Biyokömürü, farklı iklim koşullarını göz önünde bulundurarak farklı yerlerde besin yönetimi ve sulama uygulamaları için diğer geleneksel sürdürülebilir uygulamalarla birlikte değerlendirmemiz gerekiyor” dedi ve “İklim-akıllı tarım hedefine ulaşabiliriz ve biyokömür söz konusu olduğunda Connecticut, biyokömürü bir CSA yaklaşımı olarak keşfetmek ve uygulamak için ideal bir yer. Burada çok fazla ağacımız ve doğal kaynağımız var. Araştırmalar, ağaçlardan elde edilen biyokömürün, küresel ısınma potansiyeli açısından CO2‘den neredeyse 300 kat daha güçlü olan azot oksit emisyonlarını büyük ölçüde azaltabileceğini gösteriyor.” diyerek ekledi.

Ren, sürdürülebilir ve iklim-akıllı uygulamaların hayati bir yönüne, atıkların genellikle yeniden değerlendirilebileceğine dikkat çekiyor. Ren’in görüşü, Connecticut’taki çiftçiler tarafından kullanılan biyokömürü yapmak için orman yönetiminden ve sektörlerinden kaynaklanan ağaç atıklarını kullanmaktır.

Ren, “Sadece atık malzemeleri kullanırız, bu sürdürülebilirlik döngüsüdür,” dedi ve “Orman sahipleri, ekili alanlara veya tarım arazilerine fayda sağlamak için kendi kaynaklarından biyokömür üretme potansiyeline sahiptir. Ürün artıklarını veya diğer tarım dışı organik atıkları kullanabilir ve bunları da toprağa geri verebilirsiniz. İklim-akıllı tarım ve ormancılık kavramını, iklim-akıllı bir peyzaj yaratmak için genişletmek istiyorum. Doğal kaynakları, tarım arazilerini, sulak alanları ve diğer doğal sistemleri birlikte yönetip yönetemeyeceğimizi düşünelim. Orman ve tarımı birbirine bağlamak için bu iklim-akıllı uygulamaları kullanabilir miyiz? Eyaletimiz biyokömür uygulamasında ulusal düzeyde öncü bir rol oynama potansiyeline sahiptir.” diyerek ekledi.

Ren’in geçmişi ekosistem ekolojisi ve iklim değişikliğine uyum üzerinedir ve tarıma, örneğin tarımın atmosferik, toprak ve su sistemleriyle etkileşim biçimi gibi, dünya sisteminin birbirine bağlı bir bileşeni olarak yaklaşmaktadır.

Bu mercekten bakıldığında, sürdürülebilir çalışmalar işbirlikçi çabaları gerektiriyor ve Connecticut Üniversitesi’nin bir arazi hibe üniversitesi olarak bu tür çabalar için özellikle iyi bir yer olduğunu, çünkü bilgilerin çiftçilere Connecticut Üniversitesi açık eğitim programı aracılığıyla ulaştırıldığını söylüyor.

Ren, “Bahsettiğim gibi, CSA uygulamalarının doğru zamanda ve yerde gerçekleşmesi ve diğer doğal ve insani faktörlerin kombinasyonunu dikkate alması gerekiyor” dedi ve “Bu, sadece bilgisayar başında ya da laboratuvarda yapılamayacak entegre ve disiplinler arası bir çaba gerektiriyor. Yeni bulguları yayım araştırmacılarımıza ulaştırabiliriz, onlar da bunları çiftçilere ulaştırır. Çiftçilerden gelen geri bildirimler, bu alanda bilimi ilerletme çabalarımızda bize rehberlik edebilir. Bu da sürdürülebilir bir döngüdür.” diyerek ekledi.

Ren’in ekibi projeyi ilerletmek için ek fon başvurusunda bulunma sürecinde. Ekip, yerel biyokömür üreticileriyle bağlantı kuruyor ve nakliye için enerji tasarrufu ihtiyacını göz önünde bulundurarak üretimi yerel tutmayı planlıyor.

“Pandemiyle birlikte müşteriler gıda alışkanlıklarını daha yerel olarak yetiştirilen ürünlere doğru kaydırma eğilimine girdi. Bu geçiş, daha dirençli ve sürdürülebilir gıda sistemleri gerektiriyor. İklim-akıllı tarım, sürdürülebilir tarıma ulaşmamızda bize rehberlik edecek önemli bir kavramdır. Aynı zamanda iklime dirençli bir gelecek inşa etmek için doğal bir iklim çözümü olarak da hizmet ediyor.” [1]Biochar offers new promise for climate-smart agriculture[2]Öne çıkarılan görsel

[cite]

 

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler