Donmuş Toprağın Çözünmesi, Eski Patojenleri ve Yeni Konakçıları Ortaya Çıkarttı!

Benzer İçerikler

İklim değişikliği, donmuş virüsleri ortaya çıkarabilecek ve başka yerlere taşıyabilecek olan hassas kutup bölgesi yaşam alanlarını bozuyor. Kuzey Kutbu’nun büyük ölçüde bozulmamış, 5.5 milyon mil karelik donmuş arazisi hızla ısınıyor. Dünyanın geri kalanından yaklaşık dört kat daha hızlı ısınan bu alan, bölge sakinleri için feci sonuçlar doğuruyor. Bu etkilerin birçoğunu muhtemelen doğa belgesellerinden biliyorsunuzdur: Eriyen buzullar, yükselen deniz seviyeleri ve kutup ayılarının evlerini kaybetmesi. Ama iyi haber şu ki,  endişelenecek başka bir çarpıcı etki daha var: Isınan alan, yeni patojenleri serbest bırakma potansiyeliyle viral dinamikleri yeniden şekillendiriyor.

İklim değişikliğinin olumsuz bir sonucu, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını nasıl şiddetlendireceğidir. Dünya ısındıkça, birçok türün tipik yaşam alanlarından kilometrelerce uzağa saplanıp çeşitli patojenleri yolculuk için yanlarında getirmeleri bekleniyor. Bu, daha önce bilinmeyen virüslerin ve konakçıların ilk kez buluşacağı ve potansiyel olarak viral yayılmaya yol açacağı anlamına gelir. Burada bir virüsün , eski dostumuz SARS-CoV-2 gibi bir rezervuar konakçısından yenisine sıçraması muhtemel. Ve bunun olma ihtimalinin yüksek olduğu bir yer de Kuzey Kutbu’dur. 

Proceedings of the Royal Society B’ dergisinde yayınlanan yeni bir makalede, Ottawa Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı bölgedeki yayılma riskini ölçmeye çalıştı. Kanada’da Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunan bir tatlı su gölü olan Hazen Gölü’ne gittiler ve hangi virüslerin bulunduğunu belirlemek için bu örneklerdeki genetik materyali sıralamadan önce toprak ve göl tortusu örnekleri aldılar. Ayrıca hayvanlar ve bitkiler de dahil olmak üzere bölgedeki potansiyel konakçıların genomlarını sıraladılar.

Daha sonra bir virüsün yeni bir türe geçme olasılığının ne kadar olduğunu ölçmeye çalıştılar. Bunu yapmak için, bir virüsün genetik geçmişine ve tipik konağına baktılar. Bir konakçı ve bir virüs, nasıl evrimleştikleri konusunda benzer modeller gösteriyorsa, bu onların uzun süredir birlikte yaşadıklarını ve virüsün diğer türlere geçme eğiliminde olmadığını gösterir. Evrim kalıpları çok farklıysa, bu, virüsün diğer konakçılarda yaşayarak zaman geçirdiğini, yani farklı farklı konakçılara atlayarak evrildiğini gösterir. 

Bölgedeki virüslerin türleri taşıma eğilimini bildiklerinden, iklim değişikliğinin türlerin hareket etme olasılığını nasıl değiştireceğini tahmin etmek için bir bilgisayar algoritması kullandılar. Yakındaki buzullardan artan erimiş su akışını, artan sıcaklıklar için bir örnek olarak kullandılar ve sıcaklıklar yükseldikçe ve buzul akışı arttıkça, bölgedeki virüslerin ana bilgisayarlara atlama riskinin de bununla birlikte arttığını buldular. Peki nasıl? Erimiş su göle akarken, gölün popülasyonunu rahatsız ederek konakçılarının bağışıklık savunmalarına karşı patojenlerin evrimini hızlandıran tortuları taşır ve biriktirir.

Önemli bir uyarı, gerçekte ne olacağı konusunda kesin bir cevap vermenin mümkün olmadığıdır. Ottawa Üniversitesi’nde Biyoloji Profesörü ve makalenin yazarı Stéphane Aris Brosou, “‘Yüksek Kuzey Kutbu’nda ciddi salgın sorunları yaşayacağız diyemeyiz” diyor. Çalışma gerçekten sadece bir yayılma riskini ölçmeye çalışıyor. Ayrıca “Bu tür bir olayı tahmin etmek kesinlikle imkansız.” diye de ekliyor.

Makalenin bir başka sınırlaması da, araştırmacıların yalnızca bilinen virüs-konakçı ilişkilerine bakabilmesidir. Washington eyaletindeki Pasifik Kuzeybatı Ulusal Laboratuvarı’nda donmuş ortamları inceleyen ve araştırmaya dahil olmayan bir bilim insanı olan Janet Jansson, “Çoğunluk bilinmiyor” diyor. Bu yüzden sonuçları bir tutam tuzla almanız gerektiğini söylüyor. ‘Bunlar sorunun göstergesidirler, ancak bu alandaki viral yayılma tehdidinin tam bir resmi değillerdir.’

Yine de, iklim değişikliğinin mikrobiyal statükoyu nasıl alt üst ettiğinin bir başka örneği, Hawaii Üniversitesi’nde insan faaliyetinin biyoçeşitliliği nasıl etkilediğini araştıran Veri Bilimcisi Camilo Mora, “Bu hastalık salgınları ile iklim değişikliği arasındaki bağlantıyı belirlemekte çoğu zaman başarısız oluyoruz” demesidir. Ağustos 2022’de Mora, Nature Climate Change’de yaklaşık 70.000 bilimsel makaleyi tarayan bir inceleme yayınladı ve bilinen 375 bulaşıcı hastalığın yarısından fazlasının (218) iklim değişikliği tarafından ağırlaştırılacağını buldu. “Kelimenin tam anlamıyla iklim değişikliğinin hastalıklara sebep olduğu 1000’den fazla farklı yol bulduk” diyor.

Camilo Mora, bunu zaten deneyimlemiş. Yıllar önce, memleketi Kolombiya’da, sivrisinekler tarafından yayılan ateş, eklem ağrısı ve yorgunluğa neden olan bir patojen olan Chikungunya Virüsü’ne yakalanan Mora  “Yaşadığım en kötü acıydı,” diyor. İnceleme üzerinde çalışırken, bir sivrisinekle talihsiz karşılaşmasının Kolombiya’da daha önce hiç görülmemiş bir selden kaynaklandığını fark etti. “Daha sonra iklim değişikliğiyle ilgili olduğunu keşfetmek benim aklımı başımdan aldı.”

Özellikle Mora ve meslektaşları, eriyen buzun ve permafrostun (donmuş toprak) çözülmesinin, patojenlerin yayılması konusunda ciddi sorunlar getireceğini belirtmekte. Bu kulağa distopik bir bilimkurgu gibi gelebilir, ancak çoktan gerçekleşti: 2016 yazında, Sibirya’da 12 yaşında bir erkek çocuğu, sıcak hava dalgasının donmuş toprağı eritip şarbon barındıran bir ren geyiği karkasını ortaya çıkardıktan sonra çocuk şarbondan öldü. Onlarca yıldır donmuş, gizlice saklanmış sporlar, karkas çözülürken de çözüldü. Salgın, bölgede yaklaşık 90 kişiyi hasta etti ve 2.000’den fazla ren geyiği öldürdü. Diğer çalışmalar, permafrostun çözülmesinin antibiyotiğe dirençli bakterileri de ortaya çıkarabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Ancak Jansson, henüz büyük bir salgının başlamasından endişe duymuyor. “Permafrost’un çözülmesinden kaynaklanan salgınlar için riskin düşük olduğunu düşünüyorum” diyor. Bu arada daha ciddi sorunlarımız olabilir: İklim değişikliği şimdiden böceklerden kaynaklanan hastalıkların yayılmasını hızlandırıyor. “Ancak biliyorsunuz ki bilmediğimiz çok şey var.”

En büyük çıkarım da bu, neyi bilmediğimizi bile bilmiyor olmamız. Ancak bunu öğrenmek için beklememeliyiz. Viral yayılma riskinin artması, iklim krizini frenlemek elimizden gelen her şeyi yapmak için bir başka argümandır. Mora, dünyanın sıcaklıklarının yükselmesine izin vermenin bir felaket reçetesi olduğunu söylüyor. “Ne zaman bir şey aramaya gitsek, bildiğimizden daha korkunç bir şey buluruz.”[1]Thawing Permafrost Exposes Old Pathogens—and New Hosts

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 Thawing Permafrost Exposes Old Pathogens—and New Hosts

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler