İnsanlığın uzaya yolculuğu hız kesmeden devam ediyor. Teknoloji ve bilimde yaşanan gelişmeler, bizleri dünya dışı yaşama her gün bir adım daha da yaklaştırıyor.
Hepimiz, uzay koşullarının dünyadan çok farklı olduğunu biliyoruz. Yerçekimi, sıcaklık, oksijen ve su varlığı gibi birçok etmen dünyada tam da canlıların yaşayabileceği düzeydedir. Elbette ki, insanlar için yaşam koşullarının uygun olmaması uzay seyahatlerine çıkmamıza engel değil. En gelişmiş teknolojilerle donatılan astronot kıyafetleri ve uzay istasyonları, insanların sonsuz uzay boşluğunda aylarca hayatta kalabilmesini sağlıyor.
İnsanlık bunca zamandır aylar süren çeşitli uzay görevlerine çıkmış ve elde ettikleri sayısız başarılarla dünyaya dönmüştür. Ancak bu olumlu durum, astronotların sağlığına aynı oranda yansımıyor!. Son zamanlarda bilim insanları tarafından yapılan çalışmalar, Dünya’ya dönen astronotların bedenlerindeki hasarları çarpıcı şekilde ortaya koydu.
Mikro Yerçekimine Uzun Süre Maruz Kalmanın İnsan Beynine Etkisi
Uzayda uzun zaman geçiren astronotların beyin hacminde genişleme ve hipofiz bezinde deforme tespit edildi!
Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (ISS) 10 astronotun, uzay görevleri öncesi ve sonrasında yapılan MRI (manyetik rezonans görüntüleme) taramaları sonucu, beyin ve omurilik sıvılarında (BOS) artışı görüldü. Sıvı artışının, beynin hacminde ufak bir büyüme etkisi olur. Beyinde bulunan hipofiz bezi, vücuttaki hayati fonksiyonları düzenlemekle görevlidir. Astronotların hipofiz bezinde görülen minimal küçülme, beynin hacimsel değişikliğinden kaynaklanabilir.
Dünyada ki yerçekimi, damarlarımızdaki kanın vücudumuzun alt bölümlerine ulaşmasını kolaylaştırır. Uzay boşluğundaki yerçekiminin çok az olması sonucu, kan dolaşımı alt bedenimizde olması gerektiği gibi ilerlemez. Azalan yerçekimi etkisiyle; kanın üst bedene daha kolay gidişinin, beyinde görülen değişikliklere neden olabileceği düşünülüyor.
Tüm bunlar kulağa çok tehlikeli gelse de, uzay görevinden dönen astronotların beyin yapılarındaki değişimlerin minimal düzeyde olduğu görüldü. Uzmanlar tarafından verilen bir örnek durumu anlamamıza yardımcı olabilir. “Yatalak hastaların, vücut pozisyonlarından dolayı beyinlerine fazla giden kanın yarattığı etki, uzaya giden astronotların maruz kaldığı etkiyle aynı düzeyde olduğu” söyleniyor. İki durumda beyin hayati derecede hasar almaz.
Tabi ki bu karşılaştırma, içimizi tamamen rahatlatmamalı. Değişen yerçekiminin uzun vadedeki etkileri, insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.
Uzay, Astronotların Kemik Yoğunluğunda Azalmaya Neden Oluyor!
Endişe verici bir diğer araştırmaya göre: Uzayda aylarca kalmanın, astronotlar için 10 yıllık yaşlanmayla eş değer kemik kayıplarına neden olacağı bulundu.
Kemikler sürekli yeni kan hücreleri üretirler, gelişirler ve kendini onarırlar. Yani kemiklerimizde diğer organlarımız gibi canlı ve aktiftir. Ancak yerçekimi olmadan kemiklerin yapıları bozulur ve güçlerini kaybederler.
Konuyu araştıran bilim insanları, yaşları ortalaması 47 olan ve 4 ila 7 ay arası uzayda kalan 17 astronot üzerinde incelemeler yaptı. Kemik gücünü ve yoğunluğunu ölçmek için vücutlarının çeşitli bölgelerinde 3 boyutlu tarayıcılar kullandılar. Bu ölçüm işlemini uzay yolculuğundan hemen önce, dünyaya döndüklerinde ve dönüşlerinden 6 ay ve 1 yıl sonra tekrarlayarak sonuçları karşılaştırdılar.
Altı aydan daha kısa süre uzayda kalan astronotlar, yaşadıkları kemik dokusu kaybını, dünyaya döndükten bir yıl sonra vücutları onarmayı başardı ve eski güçlerini geri kazanabildiler. Ancak, uzayda altı aydan uzun süre kalanlardaki kaybın en yüksek düzeyde olduğu görüldü. Elde edilen sonuçlara göre, azalan yerçekimi astronotların en çok kaval kemiklerini etkilemişti. 7 ay sonra dünyaya döndüklerinde, kaval kemiklerinde 10 yıllık yaşlanmaya eş değer doku kaybı görüldü. Uygun koşullar sağlandığında, geriye kalan kemik dokuları gelişimini devam ettirerek iskelete gücünü tekrar kazandırabilir.
Araştırmanın şaşırtıcı sonuçlarından bir diğeri, tüm astronotların alt kol kemiklerinde neredeyse hiç doku kaybının görülmemesiydi. Uzmanlar bu durumu, uzay görevleri sırasında astronotların kollarıyla herhangi bir cismi taşımalarına bağlıyor. Cismin ağırlığı kollara kuvvet uygular ve böylece yerçekiminin yokluğu bir nebzede olsa giderilmiş olur.
Bu yüzden uzay görevindeki astronotların yapacağı ağırlık kaldırma egzersizlerinin kemik kaybını hafifletmeye yardımcı olabileceği düşünülüyor.
Azalan yerçekiminin uzun vadeli ve tam kapsamlı etkileri henüz net olarak bilinmiyor. NASA bir yıl ve üzerinde uzayda zaman geçirmenin, vücut sistemleri üzerinde ki etkilerini hala araştırmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, gelişen uzay turizmi ve bilimsel görevler nedeniyle birçok insanın uzaya çıkması planlanıyor. Uzayda geçirilen zaman artacağını öngörebiliriz. Yazımızda bahsettiğimiz araştırmaların sonuçları olumsuz görünse de, maruz kalınan etkilerin giderilmesi için yapılacak çalışmalara zemin hazırlayacaktır.
Belki de uzaydaki geleceğimiz için beynimizden daha önemli hiçbir organ yoktur[1]Marshall-Bowman, K., Barratt, M. R., & Gibson, C. R. (2013). Ophthalmic changes and increased intracranial pressure associated with long duration spaceflight: an emerging understanding. Acta … Continue reading[2]sciencenews.org.
[cite]