Uyku konusunda yapılmış çok sayıda araştırma bize, insan zihninin gece uyanık olduğunda, normalden farklı çalıştığını gösteriyor. Gece yarısından sonra uyanık kalan kişilerin zihinleri daha fazla olumsuz düşünce üretir. Geceleri zihin yorgunluğunun etkisiyle, gündüze oranla mantıklı düşünme kabiliyetimiz azalır ve böylece istemeyeceğimiz davranışları sergileme potansiyelimiz artar. Gece yarısından sonra, beynimizin işleyişinde yaşanan değişikliklerde, insanın sirkadiyen ritminin büyük ölçüde etkisi vardır.
Sirkadiyen Ritim Nedir?
Sirkadiyen ritimler canlıların; biyokimyasal, fizyolojik ve zihinsel aktivitelerinin yaklaşık 24 saatlik döngüler içerisinde tekrar edilmesidir. Bu ritimler tüm canlı organizmalar arasında, türlere göre en basit düzeyden, en komplike düzeylere kadar yaşanır. Bu özelliğimiz: Vücudumuzda tansiyon, vücut sıcaklığı, sindirim hızı, bağışıklık gibi birçok hayati işlevi düzenler. Sizlere bu yazımda, sirkadiyen ritimlerin uyku rutinimiz, davranış ve duygu durumumuz üzerine etkilerinden bahsedeceğim.
Sirkadiyen ritim, Dünya’nın kendi ekseni etrafında 24 saatlik dönüşü ile senkronize halde çalışır. Çünkü ışık, vücudun döngüsel ritimlerini kontrol eden başlıca faktördür. Muhtemelen günün belirli bölümlerinde daha uyanık ve enerjik hissettiğinizi, belirli zaman aralığında ise daha düşük enerjiye sahip olduğunuzu fark etmişsinizdir. Bu durum sahip olduğunuz sirkadiyen ritimin vücudunuz üzerine olan etkilerinden sadece biridir.
İnsanlar, gündüzleri metabolik ve beyin fonksiyonları açısından daha aktif kalacak ve geceleri ise dinlenmek için uyuyarak geçirecek şekilde evrimleşmiştir. Sahip olduğumuz biyolojik ritmimiz, ışık ile birlikte çalışarak, gün içindeki uyku-uyanıklık düzenimizi sağlar.
Gün ışığı azalmaya ve gece karanlığı çökmeye başladığında, gözlerinizdeki özelleşmiş sinirler bu değişikliği algılar. Beyninize, sizi uykuya hazırlaması için melatonin hormonunu salgılama sinyalini gönderir. Güneş tekrar doğduğunda ise melatonin seviyeleri düşer ve yerini, bizim uyanık ve aktif kalmamızı sağlayacak olan kortizol hormonuna bırakır. Hormon salınımı ile birlikte uyku durumu – 24 saatlik periyotlarla- döngüsel olarak devam eder. Uyku düzenimiz, irade kontrolümüz ve hislerimiz gibi basit görünen durumların, bilinçli veya çevresel etkilerle bozulmasının, sandığınızdan çok daha tehlikeli sonuçları vardır.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, bozulan uyku düzeninin; psikolojimiz ve davranışlarımız üzerindeki yıkıcı etkilerini ortaya koyuyor. Bilim insanları “Gece Yarısından Sonra Zihin” adını verdikleri makalesinde; geceleri aktif kalan zihnin intihar, şiddet ve yasaklı madde kullanımı gibi davranış düzensizlikleriyle olan ilişkisine odaklanıyor.
Gece Yarısından Sonra Zihin
Harvard Üniversitesi’nden nörolog Elizabeth Klerman, “Gecenin ortasında uyanık olan milyonlarca insanın, beyinlerinin gün içinde olduğundan daha kötü çalıştığına dair birçok kanıt var” diyor.
Sirkadiyen döngülerdeki düzenli uykular, beyindeki nöral fonksiyon bozukluklarının tamir edildiği zaman dilimleridir. Sürekli uyanıklık, beyinde sinyal iletiminin bozulmasına yol açar. Fazla kasılan bir kasın yorulması gibi geceleri uyanık kalarak aşırı çalıştırılan merkezi sinir sistemi biliş kapasitesini kaybeder.
Hormonların vücudumuzda, biyolojik tepkimelerin gerçekleşmesinden, anlık duygu durumumuza kadar birçok konuda önemli işlevleri vardır. Gün ışığı ile senkronize çalışan hormon dengesinin uykusuzluk sonucu bozulması, istenmeyen psikolojik semptomlarda artışa neden olur.
Bilim İnsanları gece uykusuzluğu ile davranışlarda ki bozulmalar arası bağlantıyı, gündelik yaşamdan verdikleri iki örnekle açıklıyor. İlk örnek, gün içinde ki yoksunluğunu başarılı bir şekilde yöneten, ancak geceleri iradesini kontrol edemeyen bir eroin kullanıcısıdır. İkincisi; uykusuzlukla boğuşan bir üniversite öğrencisi, uykusuz geceler arttıkça stresli, depresif ve öfkeli hissetmeye başlar.
Her iki senaryo da nihayetinde ölümcül olabilir. İntihar ve kendine zarar verme eylemleri geceleri çok yaygındır. Aslında, bazı araştırmalar günün diğer saatlerine kıyasla gece yarısı ile sabah 6:00 arasında intihar riskinin üç kat daha yüksek olduğunu bildiriyor.
Yasadışı veya tehlikeli maddeler de insanlar tarafından geceleri daha fazla alınmaktadır. 2020’de Brezilya’da yapılan araştırma, geceleri bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımında riskin 4,7 kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.
Toplumsal Yaşam
Sağlık sektörü, şoförlük, vardiyalı fabrika işçileri gibi çoğu meslek dalı günümüzde geceleri de çalışmayı gerektiriyor. İnsanlar mesai saatleri buyunca hayati konularda görev alıyor veya meslekleri gereği kesici, delici özellikteki tehlikeli aletleri kullanmaları gerekiyor. Sonuç olarak: Sabıkalı, madde bağımlısı veya normal bir insanın -özellikle de geceleri- sürekli uyanık kalması, kendisi ve çevresi açısından risk oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Beynin uyku halindeki biyolojik işleyişi konusunda bilgilerimiz henüz sınırlı. Ancak her geçen gün bilimsel araştırmalar bu alana yoğunlaşıyor. Bilimsel veriler, karar alıcı devlet adamlarını harekete geçirmeli. İnsanların sağlıklı koşullarda ve uygun sürelerde çalışmaları için gerekli kanunlar çıkarılarak sürekli denetlenmeleri gerekir. Unutmayın; Bilimin değeri, insan hayatına olan katkısından gelir. Ondan öğrendiklerimizi sosyal yaşamımıza uygulayarak, toplumsal yapıları düzenlemek, temelde yatan amacımız olmalıdır. [1]https://doi.org/10.3389/fnetp.2021.830338[2]https://www.medicalnewstoday.com/articles/circadian-rhythms#what-affects-it
[cite]