Eğreltiotları

Benzer İçerikler

Pteridophyta bölümüne ait eğreltiler, tarihte bilinen en eski bitkilerdendir. Henüz dünyanın çoğunun sularla kaplı olduğu ve karada yaşamın tam anlamıyla başlamadığı çok eski jeolojik zamanlardan bu yana varlığını sürdüren bu bitki gurubu, tarih sahnesinde ilk kez Devoniyen Dönemin sonlarında görülür. Bundan 360 milyon yıl önce, sığ deniz canlılarının evrimleşerek omurgalı organizmalara dönüşüp karaya çıkmaya başladığı Karbonifer Dönemde ise yeryüzünün artık eğrelti ormanlarıyla kaplandığını biliyoruz. Bugün dünyadaki kömür yataklarının başlıca kaynağı da bu eğreltiotu ormanlarıdır. Bu ilk eğreltileri ancak kayaların arasındaki fosillerinden tanıyoruz ancak pek çok türünün soyu tükenmiş olsa da dinozorlarla aynı çağda yaşamış eğreltiotları varlığını bugüne dek koruyabilmiştir.

Yaygın olarak tanınan bitki türlerinden farklı olarak bir tohum kapsülü ya da çiçeğe sahip olmayan bu bitki grubunu; yaprak altlarında spor keseleri bulunan, damarlı ve çiçeksiz bitkilerdir diye tanımlayabiliriz. Vasküler bir yapıya sahiplerdir yani; kök-gövde-yaprak yapılarında suyu ve besini taşıyan damarlar bulunur. Kuş tüyüne benzetildiğinden teleksi olarak adlandırılan yaprakları genellikle basit veya bileşiktir. Tropik bölgelerde varlığını sürdüren ağaç eğreltiler bulunmasına karşın, genellikle ılıman kuşaklarda yaşayan otsu formdaki türleriyle karşılaşmaktayız. Bu türlerin bilinen ortak özelliği, köksaplarının toprakaltında yatay pozisyonda uzanıyor olmasıdır. Rizom denilen bu yapı Yunanca ‘kök yığını’ anlamına gelir ve toprak yüzeyinde fark edilmeden uzak mesafelere yayılmasını sağlarken gövdesiz görünümlü frontlar öbekler şeklinde topraktan fışkırır. Hem eşeyli hem eşeysiz üreyebilen eğreltiotlarının yapraklarının iç yüzünde spor keseleri bulunur ve sporlarının yeterli olgunluğa erişmesiyle tozlaşma gerçekleşir. Sorus adı verilen bu keseler türe göre; yuvarlak, dairesel ve şeritsi gibi farklı şekil ve renklerde görülebilir. Aynı zamanda frontların uçlarında yavru eğreltilerin üreyebildiği de bilinmektedir. Yavru eğreltiotu büyüdükçe ağırlaşır ve yer çekimi etkisiyle yaprağı zemine doğru sarkıtır. Üreyen bebek bitki kendiliğinden kök salarak toprakla buluşur ve ana bitkiyle aynı genetik özellikleri taşıyan yeni bir birey oluşmuş olur. Türlerin çoğu toprak ve kayalık alanlarda yetişirken Platycerium cinsine ait Geyik Boynuzu gibi epifit bazı türler ağaçların üzerinde yaşamını sürdürmektedir. 

Dünya genelinde 10 bin civarında eğrelti türünün yaşadığı bilinirken, Türkiye’de 95 tür ve tür altı taksonu bulunmaktadır. Kutup ve tam bir kuraklık gösteren çöl bölgeleri haricinde dünyanın tüm iklimlerinde geniş bir yayılışa sahip eğreltiotlarına, ülkemizin hemen her bölgesinde rastlarız. En yoğun yayılış gösterdiği bölge ise Kuzey Anadolu Bölgesi’dir.

Türkiye’de daha çok nemli ve ılıman bölgelerde doğal yayılış gösteren eğreltiler, ormanaltı bitki örtüsüne dâhil edilebilir. Direkt gün ışığından hoşlanmayan bu tür, özellikle Karadeniz ormanlarının nemli, gölge ve yarı gölge alanlarında, ağaç dipleri ve dere kenarlarında geniş bir yayılıma sahiptir.

Dünya üzerinde en yaygın türlerinden biri Ekvator’dan Kuzey Amerika ve Avustralya’ya kadar her iklim ve toprak tipine uyum sağlayabilen Kartaleğreltisi (Pteridium aquilinum)’dir.

Kartaleğreltisi’nden sonra en yaygın görülen Erkekeğrelti (Dryopteris filix-mas) ile Yeleğreltisi (Athyrium filix-femina) de ülkemizde sıkça karşılaşılaşılan türlerdendir.

Süs bitkisi yetiştiricilerinin de dikkatini çekmeye başlayan bu ilkel ve estetik bitkinin kullanım alanı, bahçe peyzajları ve iç mekânların gölgede kalan bölgeleri için mükemmel bir alternatif oluştururken, değeri biraz geç fark edilmekle birlikte günden güne artmaktadır [1]Güner, A. (ed.), 2018, Resimli Türkiye Florası, c.2, İstanbul.

Nasıl Atıf Yapılır:

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 Güner, A. (ed.), 2018, Resimli Türkiye Florası, c.2, İstanbul

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler