Mart 2020’den önce pandemi bir çok insan için sadece geçmişte yaşanmış bir durum gibi görünüyordu, fakat arkasından COVID-19 pandemisi gerçek oldu. Bilim insanları halen pandemiye sebep olan Sars-CoV-2’nin nereden kökenlendiğini bilmiyor olsalar da virüs dünya çapında bir çok ülkede görüldü. Bu 2 yıl boyunca virüs evrildi ve birkaç farklı varyantı da ortaya çıktı.
2019 yılının sonlarına doğru Çin’de bir şeyler değişmeye başlamıştı ve Çin’in merkezinde pnömoni vakalarında ani bir artış gözleniyordu. 7 Ocak 2020’de ise biliminsanları, bu pnömoniye neyin sebep olduğunu belirlemek için hastalardan aldıkları örnekler ile çalışmalar yaptılar ve Koronavirüs’ün daha önceden bilinmeyen bir varyantını izole ettiler.
11 Mart 2020’de ise Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “COVID-19” pandemisini resmen ilan etti.
Üzerinden tam 2 yıl geçti, Sars-CoV-2 resmi makamlarca onaylanmış 458 milyondan fazla vaka ve 6 milyondan fazla ölüme sebep oldu. Ancak gerçek ölü sayısı 6 milyondan çok daha fazla olabilir. The Lancet’da yakın zamanda yayımlanan bir makalesine göre gerçek ölüm sayıları açıklanandan 3 kat daha fazla olabilir.
İlk Vaka
29 Kasım 2019’da bilim insanları Çin’in Wuhan eyaletine bağlı bir kasabada bulunan Huanan Deniz Ürünleri pazarındaki insanlarda etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarına rastladı. 7 Ocak 2020’de araştırmacılar bu pnömoniye sebep olan etmenden genetik materyali izole ettiler ve onu izleyen 3 gün içinde bu etmenin genetik materyali dizilendi. 2 Ocak 2020’de Wuhan Tıp Merkezinde doktorlar tarafından onaylanmış 41 tane Sars-COV-2’tanısı alan hasta mevcuttu ve bu hastalardan 27 tanesi Huanan Deniz Ürünleri Pazarından alışveriş yaptığını bildirmiştir.
İnsanlarda Görülen Diğer Koronavirüsler
İnsan ve hayvanları etkileyen bir çok koronavirüs türü mevcuttur. Koronavirüslerin çoğu üst solunum yollarını etkileyen enfeksiyonlara sebep olur. Son yıllarda 2 koronavirüs türü “SARS-COV ve MERS-COV” şiddetli hastalıklara sebep olmuştur. SARS-COV, Asya’da ortaya çıkmış, şiddetli Akut Solunum Hastalığına yol açmış ve bilim insanlarınca Kasım 2002’de kimliklendirilmiş bir virüs türüdür. Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi CDC’ye göre SARS’tan etkilenen 8098 vaka ve 774 ölüm mevcuttur. Ayrıca 2004’ten beri yeni SARS vakası rapor edilmemiştir.
Biliminsanları 2012 yılında Suudi Arabistan’da bir başka koronavirüs türünü ilk kez kimliklendirmişler ve bunu MERS-COV-2 olarak adlandırmışlardır. MERS’in ölümcüllük oranı – 10 enfeksiyonlu hastada 3 veya 4 ölüm – daha yüksektir ve ara sıra yerel MERS salgınları görülmektedir.
SARS-CoV-2’nin Kökeni
Biliminsanları SARS’ın yarasalardan MERS’in ise develerden kökenlendiğini düşünmektedirler. Ancak bir çok biliminsanı aynı şekilde SARS’ın kökeninin yarasalar olduğuna katılmazken bu virüsün başka bir kökeni olduğunu iddia etmektedir. İnsanlar başlarda SARS-CoV-2’nin direkt olarak yarasalardan geldiğini düşünüyorlardı. Ancak bilim adamları, SARS-CoV-2 üzerindeki spike proteini yarasalarda bulunan koronavirüslerdekinden çok farklı olduğu için bu teoriyi dikkate almadılar. SARS-CoV-2’nin evrimini analiz eden ve henüz incelemeden geçmemiş olan bir başka yakın tarihli çalışma, “SARS-CoV-2’nin ortaya çıkışının büyük olasılıkla çoklu zoonotik olaylardan kaynaklandığını” öne sürüyor. Araştırmacılar hayvanlardaki ara konakçıların hangileri olduğunu öngöremiyorlar. Alternatif olarak bakıldığında bazı medya kuruluşları Sars-CoV-2’nin Wuhan’daki bir laboratuvardan yayıldığını öne sürüyorlar. DSÖ’ye göre ise bu teori “son derece olasılıksız”.
Fakat halen Sars-CoV-2’nin kökeni hakkında belirsizlik devam ediyor. Francis Crick Enstitüsü’nden bir virolog olan Prof. Jonathan Stoye‘nin Medical News Today’e söylediği gibi, bu bir ölçüde uluslararası işbirliği eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Jonathan Stoye’e göre virüsün başlangıç noktası olarak Çin’i göstermek ve bu virüsün kökeni olarak Çin’lileri sorumlu tutmak bir hataydı ve bu durum doğal olarak Çinli otoriteler tarafından reddedildi. Yine Stoye şunları ekledi “Virüsün doğal kökenlerine tamamen inanıyorum fakat yine de Çin’li yetkililer hemen işe koyulsaydı en azından tüm dünyanın işi kolaylaşırdı. Bunu yapmak için virüsten sorumlu tutulmayı beklememeleri gerekiyordu.
Varyantların Ortaya Çıkışı
Neredeyse 1 yıl içinde, Sars-CoV-2’nin orijinal Wuhan varyantı tüm dünyaya yayıldı. 2020’nin sonlarına doğru ise Güney Doğu İngiltere’deki vaka sayılarının hızlıca artışı söz konusu oldu. Araştırmacılar bu duruma, orijinalinden %50 daha farklı olan ve 17 benzersiz mutasyona sahip bir varyantın sebep olduğunu keşfettiler. Aralık 2020’de DSÖ bu yeni varyantın adını “Alfa varyantı” veya B.1.1.7 varyantı olarak duyurdu. Ayrıca bilim insanları oldukça fazla sayıda varyant keşfetse de DSÖ bunlardan sadece “Kabul edilen varyantlar (KEV)- Variant of concern (VOC)” listesine aldıklarını tayin etti.
- Alfa (B.1.1.7) Birleşik Krallık, Eylül 2020
- Beta (B.1.351) Güney Afrika, Ekim 2020
- Gamma (P.1) Brezilya, Aralık 2020
- Delta (B.1.617.2) Hindistan, Ekim 2020
- Omikron (B.1.1.529) Birden fazla ülke, Kasım 2021
Her varyantın birbirinden farklı özellikleri mevcuttur. Bazı varyantlar diğerlerinden daha bulaşıcı ve bazıları çok daha fazla ölümcüllüğe sahiptir. Bu durum COVID-19’un farklı seyirlerde devam etmesine sebep olmaktadır. “Son 2 yılda yeni varyantların düzenli ve hızlı bir şekilde ortaya çıkması, pandeminin gidişatını çok öngörülemez hale getirdi.” – Dr. Arturo Casadevall, Baltimore’daki Johns Hopkins Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’nda seçkin profesör ve moleküler mikrobiyoloji ve immünoloji ve bulaşıcı hastalıklar başkanı
Peki ama varyantlara sebep olan şey ne?
Virüsler her zaman mutasyona uğrarlar, her an replike olurlar ve genetik materyallerini sürekli olarak değiştirerek çoğaltırlar. Bu mutasyonlar yeni replike genetik materyalin her daim daha farklı olmasını sağlar. Bir bakıma sürekli yanlış bir replikasyon söz konusudur. Koronavirüslerde genetik materyal ribonükleik asit yani RNA’dır. Replikasyonu RNA polimeraz adı verilen bir enzim kontrol eder ve bu enzim genellikle replikasyonda hatalara sebebiyet olan şeydir. Çoğu mutasyon anlamsız olur ve virüs insandan insana yayılmayan, kendini replike edemeyen ve zararlı olmayan yeni varyantlara evrilir. Bununla birlikte bazı mutasyonlar kendini replike edebilen yeni varyantlara dönüşür ve işte o zaman buna “yeni varyant” adı verilir.
“Bir mutasyon, virüse daha bulaşıcı olmak ve daha iyi replike olmak gibi avantajlar kazandırabilir. Daha bulaşıcıysa, varyant daha hızlı yayılabilir ve önceki varyantları geride bırakabilir. Koronavirüsün Alfa, Delta ve Omicron varyantlarında olan buydu.” İngiltere, Nottingham Üniversitesi’nde enfeksiyon immünolojisi bölümünden Dr. Christopher Coleman’ın MNT’ye açıkladığı gibi, bazı durumlar virüslere mutasyona uğramak için daha fazla fırsat verir: “Virüsler çoğaldıkça doğal olarak mutasyona uğrarlar, bu nedenle virüsün daha kolay çoğaldığı bağışıklığı baskılanmış bir konakta, buna bağlı olarak artan sayıda mutasyon olacaktır.” Omikron’un 50’den fazla mutasyonu vardır ve bunların yaklaşık 30’u virüsün konakçı hücrelere girmek için kullandığı spike proteininde bulunur. Bir teori ise Omikron’un, bağışıklık sistemini baskılayan bir virüs olan HIV’li insanlarda evrimleşmiş olabileceğini öne sürüyor.
Konakçılar ve Mutasyonlar
Ev sahibi türler arasında hareket etmek de mutasyon oranını arttırır. Dr. Coleman söylediklerine, “Hayvanlara insanlar tarafından enfeksiyon bulaşması, virüsün daha sonra mutasyonları içeren yeni bir konakçıya adapte olması anlamına gelecektir.” şeklinde eklemeler de yaptı. Kediler, köpekler ve yaban gelinciği gibi evcil hayvanlarda SARS-CoV-2 enfeksiyonu görülmüştür. CDC, Michigan’daki bir vizon çiftliğinde birkaç hayvanın virüse yakalandığını ve bunun daha sonra işçilere geri döndüğünü belirtiyor. Test sırasında, işçilerden alınan viral örnekler vizonlarda da bulunan birkaç mutasyonu içeriyordu. “Farklı başlangıç noktalarından meydana gelen evrimi görebiliyorsunuz. Bağışıklık sistemi zayıf veya bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda mı, yoksa hayvanlarda mı veya nasıl oluyor, bildiğimizi bilmiyorum ve gerçekten bileceğimizi de bilmiyorum.”-Prof.Dr. Jonathan Stoye
Aşılar
Koronavirüslerle ilgili onlarca yıllık araştırma, çoğu yeni teknolojiler kullanan aşıların hızla gelişmesine yol açtı. Bunlar, COVID-19’un etkisini azaltmada ve toplumun bir miktar normalliği yeniden kazanmasına izin vermede inanılmaz derecede etkili oldu. Ancak Prof. Stoye’nin açıkladığı gibi, “geçmişe bakıldığında, bu virüse karşı bir aşı geliştirmek mümkün olduğu için ‘şanslıyız’, oysa HIV gibi şeyler için […], hala aşımız yok.” Bununla birlikte, bir varyanta karşı tasarlanan aşılar diğerine karşı etkisiz olabilir.
“SARS-CoV-2 varyantlarının evrimi, aşılar 2020’de piyasaya sürüldüğünde yapılan birçok iyimser öngörüyü alt üst etti.” — Dr. Arturo Casadevall
Varyantların evrimine rağmen, aşılar, özellikle birden fazla aşı almış olanlarda, şiddetli COVID-19’a karşı koruma sağlamaya devam ediyor. Prof. Stoye, aşıların öneminin devam edeceğini düşünüyor. “En azından öngörülebilir bir gelecek için, aşıyı her yıl takviye etmemiz gerekeceğinden şüpheleniyorum” dedi. Ve araştırmaların daha güçlü aşılar yaratabileceğine dair umudunu dile getirdi: “Bilim insanları, birden fazla virüse karşı çalışan bir pan-koronavirüs aşısı geliştirebilseydi çok güzel olurdu. Bu, geleceğin umutlarından biri olmalı – sizi çeşitli virüslere karşı koruyacak bir aşı yöntemine sahip olacaksınız.”
Pandeminin Sonu?
2 yıl sonra insanlar pandeminin mutlaka bitmesi gerektiğini hissederek kısıtlamalardan bıktı. Ancak Prof. Stoye, hükümetlerin COVID-19 test ve kontrol önlemlerini çok erken kaldırmasından duyduğu endişeyi dile getiren birçok uzmandan biri. “Korktuğum şeylerden biri, test etmeyi ve sekanslamayı çok uzun süre durduracağımız için aslında bu süreçleri takip etme yeteneğimizi kaybedeceğiz. Daha az test yaptıkça, daha az sekanslama yaptıkça, yeni varyantları gerçek zamanlı olarak tanıma yeteneğini kaybedeceğiz” dedi.
Gelecek İçin Küresel Ders
“Bu yaşadıklarımız yine gelecek. Bunun farkına varmamız ve hızlı bir şekilde bir geri dönüş hazırlamamız gerekiyor. Yeni hastalıkların ortaya çıkışını çok hızlı bir şekilde tanıyabilmemiz gerektiğini düşünüyorum” Prof. Dr. Jonathan Stoye
Bu ilk salgın değil ve son olması da olası değil. Bazı yönler iyi işlenirken diğerleri yapılmadı ve jeopolitik tartışmalar yıllarca sürecek. En azından aşılar, tüm varyantlardan kaynaklanan ciddi hastalık ve ölümlere karşı koruma sağlamaya devam ediyor. Muhtemelen en önemli ders, küresel olarak gelecekteki hastalık salgınlarını ele almanın çok önemli olduğudur. Yüksek gelirli ülkelerdeki insanlar aşılara ve destekleyicilere hazır erişime sahip olsalar da, birçok Afrika ülkesi eşit olmayan aşı dağılımı nedeniyle nüfuslarının %10’unu bile aşılayamamış durumda. Yaygın aşılamanın olmaması da yeni varyantların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Stoye, pandemilerle mücadelede küresel işbirliğinin önemini şu sözlerle vurguladı;
“Bunun küresel yönleri ilginç ve önemli olanlardır. Buralardan dersler çıkartılır mı, bilmiyorum. 2 veya 3 yıl sonra bu virüsle rahat yaşayacağımızı ve SARS-3’ün veya HIV5’in ortaya çıktığını ve öğrendiğimiz tüm dersleri unuttuğumuzu düşünmekten nefret ediyorum. Önemli olan o hafızayı korumaya çalışmaktır.”
Nasıl Atıf Yapılır:
[cite]