Keneler 101: Bölüm 2

Benzer İçerikler

3. Keneler Nasıl Hastalık Naklederler?

Keneler bakteri, virüs veya diğer hastalık etkenlerini nakledebilirler. Ancak, hiçbir kene bir hastalık etkenini vücudunda yoktan var etmez; mutlaka onu yaşamının bir evresinde (larva, nimf veya erginken) hasta veya taşıyıcı bir hayvandan kan emerken almış olması gerekir. Kene bir hayvana ulaştığında öncelikle üzerinde beslenebileceği uygun bir yer arar. Hayvana temas eder etmez hemen beslenmeye başlamaz. Özellikle, kene eğer tercih etmediği insan gibi bir canlıya tırmanmak zorunda kalmış ise, beslenmek için uygun bir deri kısmı bulma süreci bir iki saate kadar uzayabilir ve bu süreçte vücut üzerinde dolaşma eğilimindedir.

Hayvan üzerinde uygun bir yer bulan kene beslenirken ağız parçalarıyla deriye tutunur. Deriye giren kısım oldukça küçük, üzerinde küçük dişçikler bulunan bir tüp şeklindedir. Tutunmayı takiben bu küçük ağız parçasını deriye sıkıca yapıştıran bir salgı verir. Hem bu yapıştırıcı salgı, hem de tüp üstündeki dişçikler kenenin sıkıca tutunmasını sağlar. Öyle ki, kene tutulup çekildiğinde deriyi kaldırır; aslında deri altına sokulmuş bir baş vs. yoktur ve deriye giren parça da son derece küçük bir yapıdır. Bazen kene kan emerken, hemen tutunduğu kısmın civarı hafif kabarır ve sanki kene deri içine sokulmuş gibi algılanır, hatta yanlış bir şekilde “kene deri altına gömülmüş şeklinde” ifade edilir.

Kene günlerce süren kan emme sürecini etkili şekilde başarabilmek için bir yandan tükürük salgılar ve bir yandan da kan emer. İşte, hastalığın aktarılması salgılanan bu tükürük sayesinde olur. Genellikle, kene tutunduktan birkaç saat sonra tam etkili tükürük salgısına başlar, o nedenle de birçok hastalık etkeninin canlıya aktarım süreci de en erken birkaç saat sonra başlamakta ve doğal olarak zaman geçtikçe aktarılan etken miktarı da artmaktadır (Örnek: KKKA). Hatta, bazı etkenlerin aktarılmaya başlaması için kenenin en az bir gündür kan emiyor olması gerekmektedir.

Her ne kadar kenelerin hastalık aktarması esasen beslenme sırasında ve tükürük aracılığıyla olsa da, farklı şekillerde de aktarımlar olabilmektedir. Örneğin; beslenmekte olan bir kenenin vücudunda hastalık etkeni varsa ve o kene koparılırken veya bir şekilde çıplak elle ezilir ise, olan etken eldeki çok küçük, hatta gözle bile görülmeyecek küçük sıyrık, yara, deliklerden giriş yapabilmektedir. Normalde sağlıklı ve pürüzsüz görünen bir elde bile, tırnak civarında vs. bu tip mikroskobik etken giriş yerleri genelde vardır. Yine; kenenin koparıldığı yerdeki beslenme noktası bazen kene koparıldığında hafifçe kanar ve bu kanın olası bir etkeni taşıma riski yüksektir. Bu kana temas edilmesi de deriden olası etkeni alma riskini arttırır.

Türkiye’de farklı kene türlerinde KKKA virüsüne rastlanmıştır. Ancak, günümüze kadar hastalardan sorumlu olduğu kesin olarak ortaya konan sadece Hyalomma marginatum adındaki türün erginleridir. Eğer bu kene bir insana tutunduysa, eğer yeteri kadar virüs taşıyorsa ve eğer virüsü yeterli miktarda aktaracak kadar insanda tutunmuş halde kaldıysa genellikle 1-9 gün içerisinde o kişide hastalığın ilk belirtileri ortaya çıkar.

Bu belirtiler kişiden kişiye değişse de genelde gribal bir enfeksiyonu andırır; ateş, baş ağrısı, yüzde kızarma, eklem ağrıları, halsizlik, bulantı, karın ağrısı gibi bulguların tümü veya bazıları çeşitli derecelerde baş gösterir. Zamanla bulgular şiddetlenebilir ve ilerleyen durumlarda deride küçük kanama odakları, zamanla yaygın deri morarmaları, ağızdan, burundan kan gelmesi ile karşılaşılabilir ve ilerleyen bulgular ölümle sonuçlanabilir.

KKKA hastalarında ölüm oranı %4-6 civarında seyreder (her 100 hastadan 4-6 kişi ölmektedir) ve ölüm oranının kişinin yaşı, cinsiyeti, genel durumu ile önemli bir ilişkisi kurulamamıştır. Bilindiği kadarıyla, hastalığı atlatanlar ömür boyu bağışıktır. KKKA hayvanlarda da görülür; ancak onlarda belirgin bir klinik belirti göstermez, ölümcül de değildir.

İnsanlar, hasta bir hayvanın taze kanı veya eti ile uğraşırken de virüsü deri yoluyla alabilir. Eğer virüs hasta hayvan kanından, hasta insan kanından veya kenenin elle ezilmesi yoluyla, deriden (temas veya enjektör batması) veya ağız, göz, burun mukozasından alınır ise, hastalığın ortaya çıkması iki haftayı bulabilmekte, hatta geçebilmektedir. İlginç bir şekilde, bu şekilde hasta olan insanlarda ölüm oranı %10’u geçebilmekte, hatta %30’ları bile aşabilmektedir.

4. Kenelerden Korunma ve Tutunduğunda Yapılması Gerekenler

Riskli bölgelere yapılan ziyaretlerde özellikle dikkatli olunmalıdır. Ancak, farklı türler olsa da, şehir içi veya kırsal her yerde kene bulunma olasılığının olduğu unutulmamalıdır. Yine, hemen her kene türünün nakledebildiği hastalık etkeni vardır; ancak, bunlardan bazıları ciddi yaşamsal tehlike arz etmez veya tedavisi vardır, bazı diğerleri ise yüksek risklidir.

Ayrıca, her kene, hastalığı taşıyan tür olsa dahi, vücudunda mutlaka hastalık taşıdığı anlamına gelmez. Türkiye’de yıllık yüzbinlerce insanı kene tutmaktadır. Bunlardan birçoğu herhangi bir soruna neden olmazken, bazıları belirsiz hastalık yaratmakta, bazıları ise ciddi, hatta ölümcül enfeksiyonlara neden olmaktadır.

Yüksek riskli alanlarda zaman geçirilirken, pantolon paçasının çorap içine, tişört veya gömlek altlarının pantolon içine konması faydalı bir yaklaşımdır. Normalde insana gelen kene bir süre dolaşır, çok tercih etmediği insanın üzerinde uygun bir beslenme noktası bulmak adına gezinir. Kıyafetten içeri girme fırsatını hemen bulamaz ise, yüzeyde dolaşan kene fark edilebilir. Ayrıca, pantolon altından vs. giren kene dar bir alanda hapsolmak zorunda kalır, bu durumda fazla dolaşmadan hemen tutunma eğilimi gösterebilir. Kene tutunurken çok hafif bir acı hissedilebilir, ancak bunu rutin yaşamındaki bir insan pek fark edemez.

Riskli bölgelerden dönüldüğünde, mutlaka tüm vücut kene yönünden kontrol edilmelidir. Bu noktada KKKA kenesinin vücudun heryerine tutunabileceği, ancak bacak arası, anüs civarı, genital bölge ve koltuk altını tercih ettiği akılda tutulmalıdır. Bu kene büyük olduğundan, elle hissetmek veya gözle farketmek kolaydır.

Görülen kene hemen çıkarılmalı veya kişisel tercihe veya risk durumuna göre çıkarılmak üzere hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kenenin tutunma süresi uzadıkça hastalık etkeni verme olasılığının arttığı unutulmamalıdır.

Kene çıkarılırken pens, cımbız gibi bir alet kullanılabilir. Kenenin deriye tutunduğu noktaya en yakın kısımdan tutulup çekilebilir. Yine, ilmik atılmış bir ip keneye geçirilebilir, deriye tutunduğu yerde düğüm atılıp sıkılabilir ve çekilebilir. Burada esas, kenenin vücuduna çok bastırmadan (tükürük salgısının daha çok deriye aktarmasını körüklememek amacıyla), deriye tutunduğu yere mümkün olduğunca en yakın noktadan tutulup çekilmesidir.

Kenenin çıkarılması sırasında saat yönü çevirme vs. gibi yaklaşımlar pratikte genelde pek mümkün olmamaktadır. Ancak, dikkatli bakılırsa, kene genelde deriye tutunmuştur ve arka kısmı bir tarafa, genellikle de vücudun aşağı kısımlarına doğru dönüktür. Kene çekilirken yine aynı yöne doğru çekilebilir; yani, tutulan keneyi tam tersi yönde bükmek pek doğru değildir. Bu tip çıkarma tekniklerinde amaç, ağız parçasının da deride kalmadan çıkarılmasıdır. Aslında, deride kalacak olası parça, içi boş küçük bir diken ucu büyüklüğünde boş bir tüptür. Deride kalması ciddi enfeksiyöz hastalıklar adına pek bir önem taşımaz. Sadece, genelde kenenin tutunduğu yer sivilce gibi bir odak oluşturur ve birkaç hafta varlığını korur; eğer ağız parçası deride kalırsa bu iyileşme süreci biraz daha uzayabilir.

Hiç bir gerecin olmadığı yerde elle de kene alınabilir. İster insandan, isterse de hayvandan elle kene toplama sürecinde, en uygunu eldiven kullanmaktır. Çıplak elle alındıysa, el mutlaka sabunlanıp yıkanmalı ve/veya kolonya veya diğer antiseptiklerle dezenfekte edilmelidir. Aynı şekilde kenenin çıkarılmasından sonra da tutunma yerinin dezenfekte edilmesi faydalı bir yaklaşımdır. Kenenin çıkarılması sırasında, asla keneye yağ, alkol, kolonya dökülmemeli, ateş, sıcak uygulanmamalıdır. Bu işlemler kenenin acıyla kendini sıkmasına, dolayısıyla da tükürüğü deriye ani ve daha çok miktarda vermesine neden olabilir. Kene çıkarıldıktan sonra iki hafta boyunca kişi kendini kontrol etmelidir. Olası bir gribal enfeksiyon benzeri veya anormal bir durum gelişir ise hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Yine, bazı hastalıklarda tutunma yeri civarında halka tarzında kırmızılık oluşması veya tutunma alanının hafif kızarması, morarması, belirginleşmesi gibi bulgular bazı hastalıkların habercisi olabilir. Hangi hastalık olursa olsun, erken müdahale iyileşme adına çok kritik olabilmektedir [1]Öne Çıkan Görsel: i.insider.com

Nasıl Atıf Yapılır:

[cite]

Kaynaklar ve İleri Okuma

Kaynaklar ve İleri Okuma
1 Öne Çıkan Görsel: i.insider.com

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler İçerikler

Rastgele İçerikler